Kureyş müşriklerinden, Peygamberimiz (s.a.v.)’e: “Eğer sen gerçekten peygambersen, bize kameri (ayı), yarısı Ebu Kubeys dağı, yarısı da Kuaykiân dağı üzerinde görülmek üzere ikiye ayır!” dediler. Peygamberimiz (s.a.v.): “Eğer bunu yaparsam iman eder misiniz?” diye sordu. Müşrikler: “Evet! İman ederiz” dediler. Ayın bedir (dolunay) olduğu iyice göründüğü gece, Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklerin istedikleri şeyi kendisine vermesini, Yüce Allâh’dan diledi. Cebrail (a.s.) inip: “Yâ Muhammedi Mekkelilere: ‘Bu gece mucizeyi seyredin!’ de” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), Cebrail (a.s.)’ın söylediğini, onlara haber verdi. Müşrikler ayın on dördüncü gecesinde, ayın ikiye ayrıldığını gördüler! Peygamberimiz (s.a.v.): “Ey Ebu Seleme b. Abdulesed! Erkam b. Ebi’lErkam! Şahit olunuz!” diyerek Müslümanlara; “Ey filan! Ey filan! Şahit olunuz!” diye de, müşriklere seslendi. Fakat müşrikler “Bu, Ebu Kebşe’nin oğlunun bir sihridir!” “Muhammed bizi sihirledi!” dediler. Bazısı da: “Muhammed bizi sihirlediyse, bütün insanları da sihirlemez ya!” dedi. “O ayı sihirledi, nihayet ay yanldı!” dediler. Kimisi de: “Muhammed ayı sihirlediyse, sihrini bütün yeryüzünü sihirlemeye de yetiştiremez ya! “Başka beldeler halkından, yanınıza gelecek olanlara, sorun bakalım: Bunu onlar da görmüşler mi?” “Siz gelecek olan yolcularınızı da gözleyin! Eğer onlar sizin gördüğünüz şeyin tıpkısını gördüklerini size haber verirlerse, gördüğünüz doğru demektir. Şayet sizin gördüğünüz gibi birşey görmemişlerse, o sizi bir sihirle sihirlemiştir!” dediler. Ebu Cehil de: “Bu bir sihirdir! Çevre ülkeler halkına adam salın! Bakalım, onlar da ayı böyle yarılmış görmüşler mi? Yoksa görmemişler mi?” dedi. Sordular. Her taraftan gelenler: “Evet! Onu biz de öyle gördük! Ayı ikiye yarıllmış gördük!” dediler. Ayın ikiye ayrılmış olduğunu haber verdiler, doğruladılar. Fakat müşrikler iman etmekten, Müslüman olmaktan yüz çevirip: “Bu, müstemir (olagelen) bir sihirdir!” dediler.
(M. Asım Köksal, İslâm Tarihi)