Tarih,coğrafya bibliyografya ile meşgul olmuş meşhur bir alimdir. İlme verdiği ehemmiyetten dolayı kendisine kalan iki mirasın büyük bir kısmını kitaba verdi. Kendisini tamamen ilme verdiği için Sultan 4. Murad Han’ın Bağdat seferine katılamadı. Bir taraftan kendisi öğrenirken diğer yandan bir çok talebeye ders verdi. Din alimlerine olan aşırı sevgisi sebebiyle devamlı onlarla beraber olmaya çalışırdı. Astronomi ve teşrih (anatomi) bilmeyen kimsenin Hakk’ı tanımaktan aciz kalacağını belirtmiştir. Dindar bir zât olup huşu içinde şartlarına uygun yapılacak duaların kabul olacağına veKur’ân-ı Kerim’in şifa vereceğine olan inancını sık sık zikrederdi. Katip Çelebi çalışkan iyi huylu, vakarlı az konuşan çok yazan biri olarak bilinir. Arabi, Farisi yanında Latinceyi’de bilirdi. Osmanlı Devleti’nde batı ilmi ile ilgilenen, Doğu ilmi ile mukayesesini ve sentezini yapan ilk Türk ilim adamlarından biridir. Bazı Latince eserleri de Türkçe’ye tercüme etmiştir. Yazdığı 20’yi aşkın eseriyle sadece Türk dünyasında değil, bütün Dünya’ya seslenmiştir. Çalışmalarının genişliği ve derinliği ile döneminin en mühim ilim adamlarından sayılmıştır. Özelikle bibliyograyfa ve biyografya’ya ait eserlerini hazırlarken fiş kullanarak ilmi bir usulle çalışmıştır. Kitaplarının her biri yaşadığı toplumdaki olayların ve problemlerin her biri için cevap özelliği taşımaktadır. Eseri Arabi çok kıymetli bir eserdir. 15 bine yakın kitap ve 10 bine yakın muellifi tanıtan bibliyografya ansiklopedisi mahiyetindedir. Bu eserindeki kitapları tanıtırken “bunu gördüm” diye bahsettiği eser sayısı insanı hayrete bırakacak kadar çoktur. Batıda çok ilgi görmüş ve araştırma yapan herkesin başvuru kitabı olmuştur.
(Müslüman Bilim Adamları 2, s.192-197)