İlk dönem zâhid sûfilerinden olan Bişr-i Hâfi (rh.a) Merv Şehrinde doğmuştur. Bağdat’a yerleşmiş ve orada vefat etmiştir.
Kendisine Hâfi denmesinin sebebi ise, bir gün ayakkabısının bağı kopmuş ve ayakkabıcıdan bağ istemişti. Bunun üzerine ayakkabıcı, “Siz zâhidler insanlara ne kadar çok yük oluyorsunuz” dediği için ayakkabılarını çıkarıp atmış ve bir daha ayakkabı giymemeye yemin etmişti.
Bir gün yolda giderken, yerde üzerinde “Allâh” (c.c.) ism-i şerifi yazılı kağıt gördü. Gelen geçen onu çiğnemişti. Hemen onu yerden alıp kaldırıdı, bir dükkana gidip yanındaki bir dirhemle koku aldı; onunla kağıdı temizledi ve bir duvarın arasına koydu, sonra evine döndü. O gece rüyasında birisi kendisine şöyle diyordu: “Ey Bişr! Sen benim ismimi temizleyip koku ile kokulandırdın; ben de senin ismini dünyada ve âhirette kokulu ve herkesin sevdiği isim yapacağım.”
Bişr-i Hâfi (rh.a) demiştir ki: “Rüyamda Hz. Resûlullâh (s.a.v.)’i gördüm. Bana, ‘Ey Bişr! Allâh Te’âlâ’nın seni akranların arasından niçin yükselttiğini biliyor musun?’ diye sordu. Ben,“ Hayır ya Resûlulâh (s.a.v.), bilmiyorum” dedim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Benim sünnetime uyman, sâlihlere hizmet etmen, kardeşlerine samimiyetle nasihat etmen, benim ashabımı ve Ehl-i beytimi sevmen var ya; işte bu amelin seni iyi kulların derecesine yükseltti.”
Anlatıldığına göre Bişr (rh.a)’in canı senelerce bakla yemeği istediği halde yememişti. Vefatından sonra rüyada görüldü; kendisine, “Allâh (c.c.) sana ne yaptı?” diye sorulunca şöyle demiştir: “Beni affetti ve bana, ‘Ey dünyada nefsinin istediğini yemeyen! Şimdi her istediğini ye! Ey nefsini her istediğini içmeyen! Şimdi her istediğini iç!’ buyurdu.
(Abdülkerim Kuşeyrî, Kuşeyrî Risalesi, s.77-79)