İsmi, Ali bin Ebü’l-Hamz el-Kureşi ed-Dımeşkî el-Mısrî eş-Şafiî olup, künyesi Ebu’l-Hasan’dır. Lâkabı ise Alâaddin’dir. İbn-i Nefis diye meşhur oldu. Hadis, fıkıh, tıp, lügat, mantık, siyer ve birçok ilimlerde söz sahibi olan İbn-i Nefis, 1210 (H.607) senesinde Türkistan’ın Kaş şehrinde doğdu. 1288 (H.687) senesi Zilka’de ayında Mısır’da vefat etti.
İslâm dünyası tıp çevrelerinde meşhur olan İbn-i Nefis, asırlar boyunca emsali yetişmeyen üstün bir idarecilik ve tabiplik örneği ortaya koydu. İlaçlar hususunda İbn-i Sina’yı çok geride bıraktı.
İbn-i Nefîs özellikle kalbin ve teneffüs yollarının anatomisi üzerinde durdu. Böylece, kanın kalpten akciğerlere, akciğerlerden de kalbe geliş gidiş sistemini inceledi.
Kan dolaşımını ilk defa bulan alim İbnü’n-Nefis’ti. Daha 1553’te Miguel Serveto, 1559’da Realdo Colombo, 1628’de Harvey kan dolaşımı hakkında tek söz etmeden asırlar önce, İbnü’n-Nefis, kan dolaşımını anlatmıştı. İbnü’n-Nefis’in kan dolaşımını keşfettiği gerçeği, 1953 yılında da Paris Tıp Fakültesi’nde bir tez halinde müdafaa edildi. Tezi takdim eden Dr. Herpin, İbnü’n-Nefis’in bu büyük keşfini 1553’te Geneve’de yakılan İspanyol ilim adamı Miguel Serveto’dan üç asır önce yaptığı hususunda ısrar etmiştir.
Max Meyerhof, İslâm Ansiklopedisi’ne yazdığı İbnü’n-Nefis maddesinde, İbnü’n-Nefis’in, Galen ve İbni Sina’ya açıkça aykırı bir şekilde, aşağı yukarı doğru bir tarzda, küçük kan veya akciğer küçük kan dolaşımını Avrupalı Miguel Serveto (Michel Servet, keşfi 1556) ve Realdo Colombo (1559) tarafından keşfinden üç asır kadar önce keşfetmiş olduğunu belirtir.
(İslam ve İlim, 61.s.)