Amr İbn-i Cemûh (R.A.), topal, hem de çok aksak birisiydi. Aslan gibi dört tane oğlu vardı. Resûlullâh (S.A.V.) ile her sefere katılıyorlardı. Uhud Harbi’ne babalarını göndermek istemediler:
“-Allâh, seni ma’zûr görmüştür.” dediler. Bunun üzerine Amr (R.A.), Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz’e geldi:
“-Oğullarım beni, seninle Uhud’a göndermek istemiyorlar. Allâh’a yemîn olsun ki bu topal ayağımla Cennet’in yolunda gitmek istiyorum.” dedi. Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz’de “-Allâh, seni ma’zur görmüştür. Sana cihâd farz değildir.” buyurdular. Oğullarına hitâben de: “-Babanıza mâni’ olmayın. Herhâlde Allâh, ona şehâdeti ihsân edecek.” buyurdular.
Amr İbn-i Cemûh (R.A.), Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz’e gelip: “-Yâ Resûlallâh, eğer Allâh yolunda harb eder de şehîd olursam, Cennet’e giderken bu topal bacağım düzelecek mi, ne dersiniz?” diye sordu. Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz de: “-Tabiî!” buyurdular. Amr İbn-i Cemûh (R.A.)’ın kendisi, yeğeni ve kölesi Uhud’da şehîd oldular. Resûlullâh (S.A.V.), onların na’şını görünce: “-Onun sağlam ayakla Cennet’e girdiğini görüyorum.” buyurdular ve üçünün de aynı kabre gömülmelerini emrettiler.
Râfi’ bin Hâdic (R.A.)’ın, Uhud veyâ Hayber’de göğsüne ok gelip saplandı. Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz’e gelip: “-Yâ Resûlallâh (S.A.V.), göğsümdeki oku çıkar.” dedi. Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz: “-Yâ Râfi’, istersen oku temreniyle beraber çıkarayım. Dilersen temren kalsın, sâdece oku çıkarayım. Temren Kıyâmet Günü senin şehîd olduğuna şehâdet etsin.” diye buyurdular. Râfi’ (R.A.) de:
“-Yâ Resûlallâh (S.A.V.), oku çıkar da,temren kalsın. Temren, Kıyâmet Günü benim şehîd olduğuma şâhid olsun.” dedi. Râfi’ (R.A.), Muâviye (R.A.)’in hilâfetine kadar yaşadı. Bir gün temrenin bulunduğu yara deşildi ve ikindiden sonra şehîdlik şerbetini içerek Hakk Teâlâ’ya yürüdü. (R.A.E.)
(M.Yûsuf Kandehlevî (Rh.A.), Hayâtü’s-Sahâbe (R.A.), C. 1, S. 324)