Uhud Gazâsı’nda Hz. Peygamber (s.a.v.) cenkte düştü diye Medîne’nin içinde yalan haberler yayıldı. Halk arasında öyle bir söylenti yayıldı ki bunun üzerine bağırıp çağırmalar, ağlama ve sızlanmaları göklere vardı. O anda Ensâr hâtûnlarından Sümeyrâ Hâtûn şehirden çıkıp savaş yerine gitti. Oraya vardığında kardeşinin, oğlunun ve kocasıyla atas ının dördünün birden şehîd olduklarını gördü. Fakat onlarla ilgilenmedi ve: “Resûlullâh (s.a.v.) nasıl oldu, nerededir?” diye sordu. “ileridedir” dediler. Tâ yanına varıncaya kadar o tarafa koştu ve mübarek eteğini eline aldı ve: “Yâ Resûlallâh (s.a.v.)! Hepsi yoluna feda olsun. Allah (c.c.)’ya çok şükür, Seni sağ salim gördüm. Şimdi artık olan musîbetlerden gam yemem, üzülmem” dedi.
Deniliyor ki Ashâb-ı Kirâm’dan Zeyd bin el-Desîne (r.a.)’i, Mekke müşrikleri tutup Harem’den dışarıya öldürmeye çıkardıkları zaman Ebû Süfyân ona: “Ya Zeyd, Allah’ını seversen doğru söyle şimdi senin yerine Muhammed (s.a.v.) olsaydı da O’nun boynunu vursaydık ve sen ailenin yanına dönseydin sevinir miydin? dedi. Zeyd (r.a.):
“Vallahi Muhammed (s.a.v), şimdi durduğu yerde O’na bir diken batsaydı ve ben de ailemin yan ında olsaydım katiyyen sevinmezdim” diye cevâb verdi. Bunun üzerine Ebû Süfyan: “Muhammed (s.a.v.)’in Sahâbeleri’nin O’nu sevdikleri kadar Âdemoğulları’ndan bir kimsenin diğer bir kimseyi sevdiğini görmedim” dedi.
“Ey Habî bim, o hicreti terk edenlere de ki: “Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, soylarınız, kazandığınız mallar, geçersiz olmasından korktuğunuz bir ticâret, hoşunuza giden meskenler, size Allah ve Resulünden ve O’nun yolunda cihâddan daha sevgili ise artık Allah’ın emri (azabı) gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.” (Tevbe s. 21)
(Lâm -, Kastalânî (r.h.), İlâhi Rahmet Hazret-/ Muhammed (s.a.v.), 2.0,156-166)
Not: Ashâb-ı Kirâm’ın Ahlâkı serisinin bir sonraki yazısı 24 Aralık tarihindedir.