Enes (r.a.)’den rivayetle bu hususta Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Ashabım hakkında Al­lah’tan korkunuz. Benden sonra onları hedef alıp aleyh­lerinde konuşmayınız. Onları kim severse, bana karşı beslediği sevgiyle sevmiştir. Kim onlara buğzederse, bana olan buğzundan dolayı buğzetmiştir. Kim onlara eziyyet ederse, bana eziyyet etmiş olur. Bana kim eza ederse, Allah’a karşı çıkmış olur. Kim de Allah’a karşı çıkarsa Allah’ın onu yakalayıp cehenneme atması yakın olur.” (Ebû Ya’la, Bezzâr, Suyûtî)
“Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların la’neti as­habıma şovenin üzerine olsun. Allah böylesinin ibâde­tini, tevbesini ve fidyesini kabul etmez.” (Deylemî, Ebû Naîm İsfahanî)
Câbir (R.A)’in rivayetinde Resûlullâh (s.a.v.) Efendi­miz, ashabı (r.a.e.)’in “Allah katındaki kadr ü kıymetini” şöyle haber veriyorlar: “Allah ta’âlâ, ashabımı (Nebî ve Resuller hâriç) bütün âlemin üzerine üstün ve seçkin kıldı. Bana da ashabımdan Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Alî olmak üzere dört kişiyi seçti. Onları ashabımın ha­yırlısı kıldı. Ashabımın hepsi hayırlıdır.” (Bezzâr, Deylemi, Suyûtî)
Kim Ömer’i severse beni sevmiştir. Kim ki Ömer’e buğzederse bana buğzetmiştir.” (Taberâni, Suyûti)
Bir adamın cenazesi getirildi. Resûlullâh (s.a.v.) o ada­mın cenaze namazını kılmadılar, sebebi sorulunca da Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: “Bu adam Osman’a buğzediyordu, Allah da ona buğzetti.” (Sunen-i Tirmizi)
(Kadı Ebû’l-Fadl lyâz (r.h.), Şifâ’-l Şerif Tercümesi, 438-441. s.)