Hz. Ebubekir (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Namaz, Allâh’ın yeryüzündeki emanı ve teminatıdır”. Ebu’l-Müleyh de şöyle diyor: “Hz. Ömer (r.a.)’in minberde “Namaz kılmayanın İslâm’la alakası yoktur” buyurduğunu işittim.
İbn Mes’ud (r.a.) şöyle şöylemiştir: “İnsan namazda bulunduğu sürece padişahın kapısını çalmaktadır. Padişahın kapısı, çalanlar için mutlaka açılır”. İbn Mes’ud (r.a.) şunları söylemiştir: “İhtiyaçlarınızı farz namazların üzerine yükleyiniz. Çünkü farz namazlar ihtiyaçlarınızın görülmesine vesile olur”. İbn Mes’ud (r.a.) şunları söylemiştir: “Büyük günahlardan korunmak şartıyla, kılınan namazlar, aralarındaki günahlara keffaret olur.”
Zeyd b. Sâbit (r.a.) namaz hakkında şunları söylemiştir: “İnsanın evinde kılmış olduğu namazları, evi için bir nurdur. Kişi namaza kalktığında günahları başının üzerine asılır. Allâh Te’âlâ onun her yaptığı secdeye karşılık bir günahını affeder” Huzeyfe (r.a.) şunları söylüyor: “Kul güzel bir abdest aldıktan sonra namaza durduğunda Allâh Te’âlâ yüzüyle ona yönelir ve kul yüzünü çevirmediği veya sağa sola bakmadığı sürece yüzünü ondan çevirmez”.
İbn Ömer (r.a.) namaz hakkında şunları söylemiştir: “Namaz, tükenmek bilmeyen bir hasene ve sevap kaynağıdır. Bu yüzden de bu hususta bana kim ortak olursa olsun hiç korkum yoktur.” Abdullah b. Amr şöyle diyor: “Herhangi bir müslümanın, üzerinde namaz kılmış olduğu bir dağ tepesi veya onun taşlarıyla inşa edilmiş mescit gibi yerler ona “Sen Allâh Te’âlâ’nın arazilerinden olan benim üzerimde O’nun için namaz kıldın. Ben de Allâh’ın huzuruna çıktığın o günde bu hususta sana şahitlik yapacağım” der”.
Selmân-ı Fârisî (r.a.) şunları söylemiştir: “Kul namaza dûrduğunda hataları başının üzerine asılır. Namaz bitmeden önce de bunların tamamı dağılıp gider. Tıpkı hurmaların hurma ağaçlarından düşüp de sağa sola dağılmaları gibi”.
(Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, c.3, s.364-367)