Nesâi ve diğerlerinin bildirdiği sahih hadîste Nebî
(s.a.v.): “Umarım ki, Arefe günü tutulan oruç, iki senelik
günâha keffâret olur; biri geçmiş, diğeri gelecek senenin
günâhlarıdır” buyurmuştur. Beyhâki’de: “Arefe gününün
orucu, bin gün oruca eşittir.” hadîs-i şerîfi yer alır.
İmâm Hibbetullah’ın Saîd bin Müseyyeb’den onun da Ebû
Hüreyre (r.a.)’den naklettiği bir haberde, Resûlullâh (s.a.v.):
“Bir kimse Arefe günü öğle ile ikindi arasında dört rek’at
namaz kılsa, her rek’atinde bir kere Fatiha ve elli kere
İhlâs sûrelerini okusa, Allâhü Te‘âlâ ona bin kere bin sevab
yazar. Kur’ân-ı Kerîm’den okuduğu her harf için Cennette
ona bir yüksek derece verilir. Her derece arası beş
yüz yıllık yoldur. Ve her harf için ona yetmiş hûrî verilir.
Her birisi için yakuttan yetmiş bin sofra, her sofrada yeşil
kuş etinden yiyecekler vardır. Etin soğukluğu kar, tadı bal
ve kokusu misk gibidir. O eti ateş pişirmemiştir. Başladığı
zaman bulduğu lezzet ve tatlılığı, yemeğin sonunda
da bulur. Bıkmak olmaz. İsteyerek, severek yer. Sonra o
kimseye kanatları yakuttan, gagası altından bir kuş gelir.
Bin kanadı vardır. Benzerini, dinleyenlerin duymadıkları
güzel bir ses ile Arefe günü ehline merhaba diyerek seslenir.
Sonra o kuş, o kimsenin yanına düşüp kanatlarının
her birinin altından yetmiş türlü yemek çıkarır. O yemeklerden
yer. Sonra o kuş Allâhü Te‘âlâ’nın izni ile silkinip
uçar gider. O kimse kabrine konulunca, Kur’ân-ı Kerîm’in
her harfi ona öyle bir nur ile ışık saçar ki, o kimse o anda
Beyt-i Şerîf’in etrafında tavaf edenleri görür. O Yâ Rabbi,
kıyâmet kopsun, kıyâmet gelsin diyerek bir an evvel
kıyâmetin kopmasını ister” buyurdu.
AREFE GÜNÜ DUÂSI
Hz. Peygamber (s.a.v.), Arefe günü en ziyâde şöyle derlerdi:
“Lâ-ilâhe illa’llâhü vahdehû lâ-şerîke leh, lehü’lmülkü
velehu’lhamdü bi-yedihi’l-hayr ve hüve ‘alâ külli şey’in
kadîr.” (Misvak Neşriyat, İbâdet Takvimi ve Duâlar, 77.s.)
(Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu’t-Tâlibîn, 335.s.)