“Rabbin, kendisine kulluk etmenizi ana babanıza da iyi davranmanızı kesin olarak emretti…” (İsrâ s.23) Mealine gelen âyetin tefsiri, İbn Abbas’tan naklen şöyle anlatıldı: Allâh (c.c.)’a itaat ediniz. Sonra ana babanıza iyilik ediniz. Onlara şefkat gösteriniz; yumuşak davranınız.
Âyetin devamında: “Onlardan biri ya da ikisi yanında ihtiyarlarsa sakın onlara “öf!” bile demeyiniz!” (İsrâ s.23) Yâni, onlara kötü söz, düşük ve çirkin laf atmayınız. Bir mânâya göre de şöyle demeye gelir: Anan, baban senin yanında yaşlanır; büyük küçük abdestlerinin alınmasına muhtaç olurlarsa, onların yanında burnunu tutmayasın. Yüzünü ekşitmeyesin. Sen henüz küçükken onlar senin bu ihtiyacını hem de senden daha çok severek isteyerek giderdiler.
Âyetin devamında şöyle buyurulur: “Onlara kaba söz söyleme. Onlara, yumuşak ve güzel konuş. Onlara merhamet kanatlarını ger. Kendini onlara karşı engin göster. Bilhassa öldükten sonra onlara dua et ve: Yâ Rabbi, onlara merhametini esirgeme. Çünkü onlar çocukluğumda bana şefkatli davrandılar de…” (Isrâ s.23) Burada anlatılmak istenen şudur: Çocuğa gereken, hayatlarında ana babasının hakkını gözettikleri gibi ölümden sonra da onların hakkına riâyet etmektir. Böylece; her namazın sonunda, onların bağışlanmasını dilemeli… “Yâ Rabbi, onlara merhametini esirgeme. Çünkü onlar, çocukluğumda bana şefkatli davrandılar.” (İsrâ s.23) Âyeti üzerine şöyle denmiştir: Onlara hayatlarında ve öldükten sonra mağfiret dilemesi ve şöyle demesi lâzımdır: Yâ Rabbi, onları bağışla. Çünkü onlar, çocukluğumda üzerime titrediler. Büyüyünceye kadar bana baktılar. Bu sebeple sen de onları mağfiretinle mükafatlandır.
(Ebu’l-leys Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn, s.134)