Ahmed Nâmıkî Câmî Hazretleri “Miftâh-ün-necât” isimli kitabında yazılı bir hadîs-i şerifte buyruldu:
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hazretleri, Hazret-i Ali’ye;
“Yâ Ali! Altı yüz bin koyun mu istersin, yahut altıyüzbin altın mı veyahut altıyüzbin nasihat mi istersin?”
Hazret-i Ali dedi ki,
“Altıyüzbin nasihat isterim.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
“Şu altı nasihate uyarsan, altıyüzbin nasihate uymuş olursun.
1) Herkes nafilelerle meşgul olurken, sen farzları îfâ et. Ya’ni farzlardaki rüknleri, vâcibleri, sünnetleri müstehabları îfâ et.
2) Herkes dünyâ ile meşgul olurken, sen Allâhü Te’âlâ Hazretlerini hatırla, yani din ile meşgul ol, dine uygun yaşa, dine uygun kazan, dine uygun harca.
3) Herkes birbirinin ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarını ara. Kendi ayıplarınla meşgul ol.
4) Herkes dünyâyı imâr ederken, sen dinini imâr et, zînetlendir.
5) Herkes halka yaklaşmak için vâsıta ararken, halkın rızâsını gözetirken, sen Hakkın rızâsını gözet. Allâhü Te’âlâ Hazretlerine yaklaştırın sebep ve vâsıtaları ara.
6) Herkes çok amel işlerken, sen amelinin çok olmasına değil, ihlâslı olmasına dikkat et.”
(Ahmed Nâmıkî Câmî, Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ, c.1, s.321)
HASTALIK BİR AZAP DEĞİLDİR
Hastalık, bir azap değildir. Allâh dostları, mü’minler için ilâhi rahmete vesiledir. Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri buyurdular: “Kul hasta olduğu zaman veya sefere çıktığında, mukîm ve sağlıklı iken yapmış olduğu amelinin bir misli yazılır.” (Sahih-i Buharî: 2774)
(Ömer Faruk Hilmi, Sâlihlerin Menkıbeleri, c.10, s.4)