“Ramazân Bayrâmı’ndan sonra altı gün oruç tutan bir kimse, bir sene boyunca tutmuş gibi olur. Kişi bir iyilikte bulunursa, kendisine bunun on katı verilir.” buyrulmuştur. (İbn-i Mâce ve Nesâî)
Taberânî’nin rivâyetinde şu ziyâde vardır: Allâh Resûlü (s.a.v.) böyle buyrunca Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.)’in Efendimiz (s.a.v.)’e: “Ey Allâh (c.c.)’nun Resûlü (s.a.v.)! Tutulacak bir günlük oruç on güne karşı mıdır?” diye sorduklarında Efendimiz (s.a.v.) “Evet!” buyurdular.
Altı günlük oruç bayrâmdan sonra arka arkaya tutulabileceği gibi bütün Şevvâl Ayı’na dağıtılarak da tutulabilir.
Zîrâ Âişe (r.anhâ) Vâlidemiz: “Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz pazartesi ve perşembe günlerinde oruçlu olmaya çalışırlardı.” buyurdular. “Her ayda üç gün oruç tutmak, bütün hayâtını oruçlu geçirmek gibidir.” (Buhârî ve Müslim)
“Kim bir sâlih amelde bulunursa, ona yaptığının on katı ecir verilir.” (En’am S. 160)
Bu Ayet-i Kerîme’den yola çıkarak, Ramazân’ın her bir günü on güne karşılık geldiğini ve toplamının 300 olduğunu, ardından tutulan altı günlük Şevval orucuyla birlikte tam bir sene ettiğini âlîmler hesaplamışlardır. Zîrâ Kamerî takvimde yıl, 354 gündür.
Tutulan 6 gün orucun pazartesi – perşembe, veyâ Kamerî ayın 13,14,15. günlerine denk getirilmesi daha fazîletlidir.
Alî Havvâs (k.s.) buyurmuşlardır ki: “Şevvâl Ayı’nda tutulan bu altı günlük oruca da, Ramazân-ı Şerîf’teki gibi saygı gösterilmelidir. Çünkü Şevvâl Ayı’nda tutulan oruçlar, Ramazân Ayı’ndaki oruçların eksiklerini ta’mîr durumundadır.”
İşte Şevvâl Ayı oruçlarında Rabbimizin vaad ettiği mükâfat oruçla olan irtibatımızı devâm ettirmemiz, orucu sâdece Ramazân Ayı’na mahsûs kılmamamız için bir teşvîk mahiyetindedir.

(İmâm-ı Şa’rânî, el-Uhûdü’l- Kübrâ, 225. s.)
4 Şevval 1437, Mevlâna Takvimi