Resûlüm! müşriklere de ki, umumiyetle her biriniz kendinizi gördünüz anladınız mı? Kendinize vicdanınıza hakikaten şuurunuz idrakiniz var mı? Varsa şunu bana söyleyiniz haber ve­riniz bakayım. Eğer size Allah’ın azabı gelirse veya geleceği muhakkak olan kıyamet koparsa Allah’ın gayrısına mı dua eder iltica edersiniz?
Yani vicdanlarınızın derinliklerine inerek kendini iyice yoklayınız tartınız bakayım böyle mühlik derd-û felaket karsısında bulunduğunuz veya içine düştüğünüz elim ve müthiş bir zamanda nasıl bir haleti ruhiye içinde bulunursu­nuz. Bütün ümitleriniz silinir ye’si külliye mi dü­şersiniz yoksa henüz canınız çıkmadıkça yine bir ümidi halas besler derinden derine bir münciye iltica hissi ile inler misiniz? Eğer inlerse­niz o zaman samimi kalbinizden kime iltica eder, kime yakınır, kime çağırırsınız. Allah’a mı? yok­sa Allah’tan başka mabud tanıdığınız putlarını­za mı? Eğer siz sadık iseniz, hakikatte Allah’tan başka ilahlar vardır iddiasında yalancı değil ise­niz söyleyiniz öyle bir zamanda Allah’tan baş­kasından ümit bekler başkasına dua ve niyaz eder misiniz?
Doğrusu yalnız ona dua edersiniz de diler­se O feryada geldiğiniz belayı üzerinizden kaldırır ve o lahza siz o şirk koştuklarınızın hep­sini unutursunuz. Celalim Hakkı için senden ön­ce bir takım ümmetlere Resuller gönderdik din­lemediler de onları şiddetler ve zaruretlerle sık­tık gerek ki yalvarsınlar diye (Enam : 40-41)
(Hak Dini Kur’ân Dili, C. 3, Sh.: 1927)