İbn-i Atiyye’nin rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulmuştur:
«Şu muhakkak ki kıyamet günü amel sahifelerinde dağlar gibi sevaplar, iyilikleri olan bir kimse mahşer yerine getirilir de ona Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ:
( Sen şu ve şu günlerde, “filan kimse namaz kıldı” denilsin diye namaz kılmıştın. Ancak Al­lah benim. Benden başka hak ilah yoktur. Be­nim için ihlâslı ve samimi olan din (makbul)dür.
Yine sen, «filanca kimse oruç tuttu» diye söy­lenmesi için şu ve şu günlerde oruç tutmuştun. Ben Allah’ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur sırf hâlis olan din bana aittir.
Keza sen, «filanca zat sadaka verdi» denil­sin için şöyle ve şöyle günlerde sadaka vermiştin. Allah ancak benim. Hiç bir ilâh yoktur. An­cak ben varım. Ancak samimi ve ihlâslı olan din benimdir, buyurur. O zatın amellerinden bi­rer birer yok edilmekte ve yüce ve münezzeh olan Hak Teâlâ böyle buyurmakta devam eder durur. Nihayet onun amel sahifeleri sevap ve hasenelerinden hiç bir şey bulunmayarak bom­boş kalır. Bunun üzerine o zata melekleri. «Sen (dünyada) Allah’tan başkaları için mi amel (ve ibadet) eder dururdun» derler.
(Ölüm – Kıyamet-Ahiret. Sh.: 167)
***
“Allah’ı Rabb, İslâm’ı din, Muhammed’i Pey­gamber olarak kabul eden kişi, imanın tadını tatmıştır.” (Tirmizi)