Ebû Derdâ (r.a.)’den, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allâhü Te‘âlâ kıyâmet günü bazı kavimleri yüzlerinde
parlayan bir nûr olduğu halde mahşer meydanına getirecektir.
Onlar inciden yapılmış yüksek tahtlar üzerinde
olacaklar, insanlar onlara imreneceklerdir. Onlar Peygamberler
veya şehidler değillerdir.” Bunun üzerine bir
köylü, “Onların halini bize açıkla da onları tanıyalım” dedi.
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Onlar Allâh için birbirini
seven, çeşitli kabilelerden, değişik beldelerden Allâh’ı
zikretmek için bir yere toplanıp ta Allâh’ı zikredenlerdir.”
buyurdu. (Taberâni, Terğib)
Başka bir hadîste: “Cennet’te, üzerlerinde zebercedden
odalar bulunan, yakuttan sütunlar olacaktır. Odaların
kapıları (her taraftan) açık olup, son derece parlak bir
yıldız gibi parlayacaklardır. O odalarda Allâh için birbirini
sevenler, Allâh için bir yere toplananlar, Allâh için birbirleriyle
görüşenler oturacaklardır.” buyurulmuştur. (Mişkat)
Zeberced ve yakut parlak ve şeffaf olan kıymetli taşlardandır.
Bu gün Allâh (c.c.)’u zikretmek için bir yere oturanlara
her türlü suçlama yapılmakta ve her yerde bunlarla alay
edilmektedir. Bugün onları ne kadar kötülerlerse kötülesinler,
yarın gözler açılınca (dünyada) o hasırlar üzerinde oturanlar,
(Cennet’te) tahtlar ve yüksek odalarda oturduklarında neler
kazanıp götürdükleri ve onlara gülüp sövenlerin de neler
kazanıp götürdükleri anlaşılacaktır. Zikir meclislerinin Allâh
katında ne kadar değerli olduğu, onların üstünlüklerini açıklayan
hadîslerden anlaşılmaktadır.
Bir hadîste şöyle buyurulmuştur: “İçinde Allâh’ın zikredildiği
evler gök ehline, yeryüzündekilere gökteki yıldızların
parladığı gibi parlarlar.” Başka bir hadîste: “Allâh
(c.c.)’un zikredildiği meclislere sekine (Allâh (c.c.)’un
özel bir nimeti) iner, melekler onları kuşatır, Allâh
(c.c.)’un rahmeti onları kaplar ve Allâh (c.c.) onları arşın
üzerinde anar.” buyurulmuştur.
(Zekeriyya Kandehlevi, Fezâil-i A’mal, s.376-377)