Efendimiz (s.a.v.)’in yapmamızı istediği iş lerden biri de Allah’ın (c.c.) kelâmını abdestli okumamız ve abdestli dinlememizdir. Bu Allah’ın kelâmına hürmetin gereğidir. Okunan tilâvet secdelerini yapabilmemiz için de abdestli olmamız şarttır. Kur’an’daki bir secde âyetini okuyan veya dinleyen âkıl, bâliğ bir müslümanın bir defa secde yapması vâciptir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Onlara ne oluyor ki îman etmiyorlar ve kendilerineKur’ân okunduğu zaman secde etmiyorlar.” (İnşikâk s. 20,21) Diğer yandan bu secde namazda yapılan secde olup, namaz secdesi gibi vâcip hükmüne tabi olur. Bu secde için abdestli, temiz, avret yerleri örtülü ve kıbleye yönelmiş olmak şarttır. Tilâvet secdesine ayaktan inilmesi ve bu secdeden kalkarken ayağa kalkılması ve bu şekilde ayağa kalkarken “Gufrâneke Rabbenâ ve İleykel-masîr (Ey Rabbimiz! Senin bağışlamanı bekliyoruz. Son dönüş sanadır) denilmesi müstehaptır. Tilâvet secdesine varılırken ve kalkarken alınan tekbirler de müstehaptır. Resûlullah (s.a.v.), «İnsanoğluKur’ân’dan secde kısmını okurken sec deye varmış olsa, şeytân bir yana çekilip, eyvahlar olsun Ademoğlu secdeye vardı, diyerek ağlamaya başlar» buyurmuşlardır. (İbn Mace) Diğer rivâyette: « (Şeytan) Eyvahlar ol sun bana; Ademoğluna secde emredildi, tereddüt etmeden secdeye vardı ve cennetlik oldu. Bana secde emredildi, secdeye varmadım cehennemlik oldum diye (şeytân dertlenir ve hayıflanır)» buyurmuşlardır. «Efendimiz (s.a.v.)’in yanında «Necm» sûresi yazılırken sıra secde kısmına gelince, Efendimiz (s.a.v.) secdeye varır. Orada bulunmakta olan Ebû Hureyre (r.a.) der ki: «Biz de Resûlullah (s.a.v.) Efendimizle birlikte secdeye varmıştık. Hatta yanı başı mızda bulunan kalem ve hokka da bizlerle birlikte secdeye varmışlardı». (Bezzâr)
(İmâm Şarani, el-Uhudü’l-Kübra, s. 11)