1El Begavî (r.âleyh), İsmail b. Ka’b b. Malik (r.âleyh)’ten şöyle rivâyet etmiştir: “Ka’b b. Malik (r.a.)’in künyesi cahiliye döneminde Ebû Beşir idi. Peygamber (s.a.v.) onu: “Ebû Abdullah” diye künyeledi.
Hicretten önce Medine’de İslâmiyet’i ka-bul etti. 622 yılı hac mevsiminde Resûlullâh (s.a.v.)’i Medine’ye davet etmek üzere Mekke’ye giden Ensar (r.a.e.) heyetinde bulundu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) onun şair olduğunu öğrenince memnuniyetini belirtti.
Akabe Biatı’na katılmıştır. Bedir Savaşı’na katılamamış, Uhud ve daha sonraki savaşlara katılmıştır. Tebük Gazvesinden geri kalmıştır. Bu savaşla ilgili olarak tevbesi kabul edilen üç kişiden biridir. Bu sebeple hakkında âyet-i kerime nazil olmuştur.
Peygamber (s.a.v.)’den ve Useyd b. Hudayr (r.a.)’den rivayette bulunmuştur.
İbn Sirin (r.âleyh) dedi ki: “Ka’b b. Malik (r.a.), Devs kabilesinin İslâm’a girmesine sebep olan iki beyit söylemiştir”
Buhari (r.âleyh), Ka’b b. Malik (r.a.)’in vefât tarihini zikretmeksizin Osman (r.a.)’e mersiyesini zikretmiştir. Hassan b. Sabit, Ka’b b. Malik ve Nu’man b. Beşir (r.a.e.) Ali (r.a.)’ın yanına girdiler ve Osman (r.a.) hakkında münazara ettiler. Ka’b b. Malik (r.a.), Osman (r.a.)’e mersiye okudu. Sonra onun yanından çıktılar ve Muaviye (r.a.)’in yanına gittiler. O da onlara ikrâmda bulundu.
El-Begavi (r.âleyh) dedi ki: “Bana onun Muaviye (r.a.) zamanında Şam’da vefât ettiği bilgisi ulaştı.”(İbn Hacer el Askalânî,el İsabe (Seçkin Sahabeler), s.337-344)