Allah Korkusu Ve Sevgisi Birbiri İle Çelişir Mi?

Allah Korkusu Ve Sevgisi Birbiri İle Çelişir Mi? başlıklı yazımız Allah Korkusu Ve Sevgisi arasında nasıl dengeli olunacağına dair bizlere yol göstermektedir.

Bir şeyin fazîleti, kişinin ebedî âlemdeki saadetine yardımcı olmasından ileri gelir. Bu sebeple, bu yardım ve katkıyı yapan her şey fazîletlidir ve fazîlet derecesi de bu konudaki yardım ve katkısı ölçüsündedir. Korku ise günâhları önleyen ve haram olan isteklerin önüne geçen bir duygudur. O bu hususiyetiyle kul için Allâhü Te’âlâ’nın rızasına ve cennete giden yolu açar. Çünkü bu yolu tı­kayan şey günâhlar, gafletler ve meşru olmayan arzu­lardır. Korku bunları silip süpürdüğünden dolayı büyük bir fazîlete sahiptir. Korku, bunun yanında, sâlih ameller yaptırır ve üstün ahlâkî sıfatlar kazandırır. Korku öyle bir ateştir ki, insandaki bütün çürükleri yakar ve ondaki bütün hamlıkları pişirir. Onun için, korku makamını kazananlar, “Hamdık, yandık, piştik.” demişlerdir.

Korkunun aslı ve kaynağı ilim, faslı ve meyvesi tak­vâdır. Takvâ, korku sebebiyle Allâhü Te’âlâ’nın emirlerine muhalefet etmekten sakınmaktır. Takvâda korku unsu­ru galip olduğu için, bu isim Allâh (c.c.) korkusu için de kullanılır. Korku, sevgi ve ümit birbirinin zıddı veya bir­birinden ayrı şeyler gibi görünseler de, hakikatte onlar birbirini doğuran, besleyen ve tamamlayan unsurlardır. Çünkü bir şeyi seven veya ümit eden, aynı zamanda onu kaybetmekten korkar ve onun bu korkusu o şeyi sevmesi veya ümit etmesi kadar kuvvetli olur. Bu sebeple, Allâ­hü Te’âlâ’yı seven ve O (c.c.)’un rızasını kazanmayı ve rızasının bir tecellisi olan cennete gitmeyi ümit eden bir kimse, sevdiği ve ümit ettiği kadar da bunları kaybetmek­ten korkar.

Allâh Resûlü (s.a.v.), “Allâh (c.c.) korkusu akıl ve hikmetin başıdır.” (Beyhakî) buyurmuştur. Fudayl (rh.a.) bu hadîs-i şerîfi şöyle açıklamıştır: “Allâh korkusu, insana her türlü hayırda öncülük eder.”

(İmâm-ı Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-dîn, 4.c., 286-294.s.)