Yüce Allâh için sevmek ancak onun için şart koşulan şeylerin bulunmasıyla sahih olur. Bunlar, beraber olunduğu zaman birbirine merhamet ve şefkat göstermek; ayrıldıklarında da irtibatlarını devam ettirmektir. Bu, birbirine nasihat etmek ve bunda samimi olmak, gıybetten kaçınmak, dostluğa tam bir vefa göstermek, ünsiyet ve muhabbet tesis etmek, dostuna eziyet etmemek, aradaki soğukluğu gidermek, birbirine karşı rahat davranmak ve çekingenliği ortadan kaldırmaktır. Hz. Resûlullah (s.a.v.)’den rivayet edilen şu hadis bu konuyla ilgilidir: “Yüce Allâh için birbirini seven iki kimsenin Allâh’a en sevimli olanı, arkadaşını en fazla sevendir.” (Ebu Ya’la)
Allâh (c.c) için sevmenin şartlarından biri, bu sevginin, gözeteceği bir akrabalık veya artırmak istediği bir dünya nimeti için olmamasıdır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allâh (c.c.) için sevdiği bir kardeşini ziyarete giden kimsenin yoluna Allâh (c.c.) bir bekçi koyar. Melek adama: “Nereye gidiyorsun?” diye sorar. Adam:
“Şu köyde (beldede) bir (din) kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum” der. Melek:
“O senin bir yakının olduğu için mi gidiyorsun?” der.
Adam:
“Hayır” der. Melek:
“Onun sana maddi bir iyiliği dokundu da teşekküre mi gidiyorsun?” der. Adam:
“Hayır, ben onu sırf Allâh (c.c.) rızâsı için seviyorum ve bunun için ziyarete gidiyorum” der. Melek:
“Ben Allâhü Teâlâ’nın sana gönderdiği bir elçisiyim. Sana, senin o adamı sevdiğin gibi Allâh (c.c.)’un da seni sevdiğini haber vermeye geldim” der. (Müslim)
Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Bir adam gündüzleri devamlı oruç tutsa, gecelerini sürekli ibadetle geçirse, fakat Yüce Allah (c.c.) için sevip Allâh (c.c.) için kızmasa, bu yaptıkları ona hiç bir fayda sağlamaz.”
(Ebu Talib el-Mekkî, Kutu’l Kutub, c.4, s.322-326)