Kadere îmân temel îmân esaslarındandır. Kader konusu, kelam ilminin en ince ve zor konusudur. Kadere îmân etmek vâcibtir. Lakin onun mahiyetini ve gerçek sırrını araştırmak bid’attır. Çünkü insanoğlunün aklı bu ilahi sırrın mahiyetini bilmekten ve çözmekten acizdir. Akıl ile bu sırrı çözmeye kalkışanlar içinden çıkamadıktan gibi kimileri de sapmıştır.
Bazıları diyor ki: “Mademki Allâh-u Teâlâ’nın şerre rızası yoktu o halde şerri niçin yaratmıştır?”
Öncelikle şunu ifade edelim ki, Allâh-u Teâlâ’nın azameti karşısında kulluk aczini ve görevini idrak eden bir kimse bu soruyu sormaz. Çünkü aciz kul, yaratıcı efendisinin emir ve yasaklarının nedenini sormaya yetkili olmadığı gibi, hem de büyük bir saygısızlıktır. Kul olmanın görevi efendisine tam bir teslimiyetle bağlanmak, emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından da mutlak olarak sakınmaktır.
Şer kötülük eylem haline gelmeden şer değildir. Yani: Kul ne zaman kötülük yaparsa o zaman şer olur. Mesela:
Biş denilen ot öldürücüdür, zehirlidir. Fakat yerinde durduğu müddetçe bir zararı yoktur. Lakin onu kullanır veya yemek istersen o zaman öldürür.
Dense ki: Allâh bu zararlı otu niçin yaratmıştır.
Diyoruz ki: Doktorların dediklerine göre, bu ot terbiye edilir ve bazı aşamalardan geçirildikten sonra muazzam bir ilaç elde edilir. Bununla beraber henüz keşfedilmemiş birçok yararları da olabilir.
Neden Biş denilen şeyi yarattı diye Allâh’a itiraz etmek nasıl ki bir ahmaklık ise, Allâh niçin küfrü ve isyanı yarattı diye itiraz etmek de aynı ahmaklıktır.
Keza, yılanın zehiri insanlar için zararlıdır. Fakat o kendisi için hayat; bir sebeptir.
“Allâh fiilinden sorumlu değildir. Kullar ise sorumludur.” (Enbiya s. 23)
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.293-294)