Hafız İbni Şâhîn (rh.a) der ki, Cüneyd-i Bağdâdî
(k.s.)’dan “Her nerede olsanız sizinle beraberdir.” (Hadid
s. 4) buyuruluyor, bu beraberlikten kasıt nedir diye sordum. Buyurdu ki: “Bu iki mânâdadır. Peygamberler (a.s.e.) hakkında olanı, yardım, muhafaza, nusret ve ismettir. Diğer insanlar hakkında olanı, ilim, kudret ve ihâtâdır.
Âlem’de olan her şey, Arş’ın altındadır. Arş ise, O’nun kudretinin altındadır. Arş, Allâh (c.c.)’u taşıyan ve üzerinde tutucu değildir. Belki Arş ve Arş’ı tutan melekler, Allâh (c.c.)’un lütuf ve kudreti ile durmaktadırlar. Bugün de, ezelde nasılsa öyledir. O zaman Arş da yok idi. Ebediyyen hep böyle olacaktır. Allâh (c.c.)’a ve sıfatlarına hiçbir değişme yol bulmayacaktır.
Arş ve Kürsî, Allâh (c.c.) için durma yeri değildir. Bâzısı Arş’ın üzerinde ayakta duruyor, bâzısı oturuyor, bâzısı ayaklarını Kürsî’den sarkıtmış oturuyor demişlerdir. Hepsi yanlış, bozuk ve imkânsızdır. Allâhü Te’âlâ hiçbir yere inmez ve yerleşmez.”
“O Râhmân, Arş üzerine istivâ buyurdu.” (Taha s. 5) Sûrâbâdî tefsîrinde diyor ki: “Kur’ân-ı Kerîm’de üç âyet-i kerîme vardır ki bunları olduğu gibi kabul edip akılla çözmeye çalışmamalıdır. Biri, Fecr Sûresi yirmi iki, biri Sâd Sûresi yetmiş beş, diğeri de Tâhâ Sûresi’ndeki bu (yukarıdaki) âyet-i kerîmedir.”
Bir kimse Mâlik bin Enes (r.a.)’den istivanın mânâsını sordu. Cevâbında: “İstiva ma’lûmdur. Buna îmân vâciptir. Nasıl olduğu meçhuldür. Ondan sormak bid’attir. Ben seni yolunu sapıtmış bir kişi olarak görüyorum. Bu iş bana havale edilse, elbette senin boynunu vururdum.” buyurdu. Yine Sûrâbâdî Tefsîri sahibi buyuruyor ki: “Bu Tâhâ Sûresi’nin beşinci ayet-i kerîmesi, Kur’ândır. Onu ikrar eyle. Çünkü ikrarı îmandır.”
(Muhammed Rebhami, Riyadün Nasihîn, s.49)