Âyet-i kerîmede, “Ey îmân edenler sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz ki Allâh sabredenlerle beraberdir.” (Bakara s. 153) buyrulduğu üzere Allâh (c.c.)’dan namazla yardım taleb etmek şundan dolayıdır: Çünkü namazın tam huşû, Ma’bud’a tam bir inkıyad ve ihlâs ile yapılması, kişinin bütün düşünce ve kalbini namaz ile namazda okuduğu âyetlere vermesi, va’adi ve va’îdi; tergibi ve terhibi tefekkür etmesi gerekir. İşte namazda her kim bu yolu tutarsa, o namazın dışındaki diğer ibâdetlerin zorluğuna katlanma hususunda nefsini terbiye edip hazır hale getirmiş demektir. Bunun için Cenâb-ı Hâkk, “Şüphesiz namaz her türlü çirkinlik ve kötülükten insanı alıkor.” (Ankebut s. 45) buyurmuştur. Bundan ötürüdür ki biz, hayırlı kimselerin, başlarına musibet geldiğinde namaza sığındıklarını görüyoruz.Rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) güç bir işle karşılaştığında namaza koşardı. Ayrıca Cenâb-ı Hâkk , “Şüphesiz Allâh sabredenlerle beraberdir” buyurmuştur Yani bu, “Onlara karşı Allâh sana yeter. O hakkıyla işiten ve bilendir.”(Bakara s. 137) âyetinde de olduğu gibi, sabredenlere yardım etme manasında onlarla beraberdir. Cenâb-ı Hâkk sanki onlara, “Allâh hidâyete erenlerin hidayetini artırır.” (Meryem s. 76) âyetinde de buyurduğu gibi, kullarına, kendine itaatte sabır ve namaz ile yardım istediklerinde, onların muvaffâkiyetini, tevfik-i ilâhisini ve lütufla-rını artıracağını garanti etmiştir.
(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.4, s.73-74)
Bir Mecelle Kaidesi Öğrenelim
Suâl, cevapta iade olunmuş addolunur. (Mecelle k. 66)
Suâlde ne sorulmuşsa, ona verilen cevapta da bu hususa cevap verildiği kabul edilir. Meselâ, bir kimse “şu malını şu kadara aldım” dese karşı taraf da “evet” dese akid tamamdır. Suâlde zikredilen malı sattığı kabul edilir. Verdiği cevap “Bu malımı o kişiye sattım” demektir.
(www.mevlanatakvimi.com)