Bir insan hava çok sıcak olduğunda; “Aman be, üf, sıkıldım, patladım, bu ne kadar sıcak!” derse bu gizli bir şirktir, Allâh (c.c.) muhâfaza buyursun; ama çoğunluk, -ehlullah hariç- bilmeden söylediği için Cenâb-ı Hakk affetmiştir. Onun için insanın ağzından çıkan sözlere çok dikkat etmesi lazımdır.
Havanın sıcaklığından soğukluğundan bahsederken dahi insan ağzından çıkanı düşünmesi gerekir. Bilinmelidir ki Allâh (c.c.)’dan başka hiçbir varlığın hava durumunu düzenleme şansı yoktur.
Müslümanların içerisindeki münâfıklar Resûlullâh (s.a.v.) gaybı bilir miydi, bilmez miydi gibi münakaşaları açıyor. Bir kere Allâh (c.c.) bildirdikten sonra her şeyi bilir. Ama Hakk Te‘âlâ hazretlerinin mutlak gayb dediği beş şey vardır. Onu kimse bilmez, kimseye bildirmiyor Allâh (c.c.). Bunların dışında, Efendimiz (s.a.v.)’e kıyâmete kadar olacak birçok şeyleri bildirdi, O (s.a.v.) de bize bildirdi. Hiç kimse Nebî (s.a.v.) gaybi bilir demiyor, gaybden haber verir diyor. Mutlak gayb olan beş şeye gelince; Allâh (c.c.) ilk olarak, yağmur ne zaman yağacak onu ben bilirim buyuruyor.
İkinci olarak, yarının rızkı nedir, onu da ancak Allâh (c.c.) bilir. Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s.) hazretleri bunu anlatırken; “Evinizde güzel yemekler hazırlarsınız, komşunuzdan daha güzeli gelir kendinizinkini bırakır onu yersiniz.” diye örneklendirirdi.
Üçüncü olarak, rahimlerde olanı ancak Allâh (c.c.) bilir. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz “Kırkıncı gün bir melek gelir, o rahimdeki çocuğun şahsiyetini üfler.” buyurmuşlardır. Demek ki kırkıncı gün şahsiyeti bir melek üflediğine göre Allâh (c.c.) o meleğe bunu bildirdi ve “Allâh (c.c.)’dan başka hiç kimse bilmez” ifadesinin ilk kırk gün ile sınırlı olduğu anlaşıldı. Şimdi ultrason cihazlarıyla bebeğin cinsiyetini en erken altıncı haftadan sonra gözlemleyebiliyorlar.
Dördüncü olarak, insanın ecelinin nerede ve ne zaman olacağını ancak Allâh (c.c.) bilir. Beşinci ve son olarak da kıyametin ne zaman kopacağını da ancak Allâh (c.c.) bilir.
(Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler, 52.s.)