Efendimiz (s.a.v.): “Allah ta’âlânm ilk yarattığı akıldır. Allah ta’âlâ akla:
“Dön bu yana!” diye emretti, akıl döndü. “Dön o yana!” diye emretti, yine döndü.
Allah ta’âlânın her emrine inkıyâd etti.
Sonra Allah ta’âlâ: “İzzet ve celâlim (ululuğum) hakkı için nazarımda senden kıymetli bir şey yarat­madım. Seninle alır, seninle veririm. Seninle mükâ­fatlandırır, seninle cezalandırırım.” buyurmuştur.
Bir cemâat Peygamberimiz (s.a.v.)’in huzurunda bir adamı aşırı derecede öğdüler.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“Bu adamın aklı nasıldır?” diye buyurdular da:
“Yâ Resûlallah, biz Zât-ı Risâletpenâhîlerinize bu adamın son derece ibâdetinden ve muhtelif hayır işlerinden haber veriyoruz. Siz, hâlâ aklından mı soru­yorsunuz?” dediler.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“İnsân, ahkamlığı ile beraber günahkârlardan daha büyük hatâlara düşer. İnsanların yarın Allah katında yüksek derecelere yükselmeleri akılları nispetindedir.” buyurdular.
Hazret-i Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“İnsânın, akıl gibi yüksek iktisabı olamaz.
Akıl, sahibini iyiliğe ulaştırır, fenalıktan alıkor.
Aklı kemâle ermedikçe insânın dîni müstakim ve îmânı tamâm olmaz.”
(Hüccetü’l-İslâm İmâm-ı Gazâlî (r.h.), İhyâ’u ‘Ulûmi’d-Din 1 c., 211. s.)