Peygamberimizin (s.a.v.) mübarek zevcelerinden birisi de Âişe
binti EbÛ Bekir (r.anhâ)’dır. Yani EbÛ Bekir (r.a.)’in kızıdır. Hz. Âişe
(r.anhâ) Validemiz küçük yaşta iken okumayı yazmayı öğrenmiş
olup çok zekî ve kabiliyetli idiler. Her bir hâdise üzerine hemen bir
şiir söylemesi onun zekâsına bir delîldir. Öğrendiği ve ezberlediği
bir şeyi katiyyen unutmazdı. Çok akıllı, zekî, âlime, edîbe ve afîîe ve
sâlihâ idi. Hafızas ı pek kuvvetli olduğu için, Ashâb-ı Kiram (r.a.e.),
birçok şeyleri perde arkasından veya mahremleri, eşleri vasıtas ıyla
ondan sorup öğrenirlerdi. Âyet-i Kerîme ile medh edildi.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz. Âişe (r.anhâ) ile evlenmelerindeki en
önemli sebeb nikâh akdinin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in arzusuyla
değil, Allâhü Te’âlâ’nın emri ile olmasıdır. Cebrail (a.s.)
Peygamberimiz (s.a.v.)’e yeşil bir ipek içinde Hz. Âişe (r.anhâ)’nın
suretini getirdi ve “Bu senin dünyâda ve âhirette hatunundur”
buyurdular. (Tirmizî)
Hz. Âişe (r.anhâ) bir gün Rabbine şöyle münâcât eder:
“Allâhım, ya Rabbi! Beni Mü’minlerin anası kıldın, kalbime
analık şefkat ve merhametini istedim; sen de lütfedip bunları bana
ihsan ettin! Onların muhabbetini kalbime yerleştirdin. Muhakkak
hiçbir ana yavrusunun Cehennem’e girmesine razı olmaz. Onları
benimle beraber Cennete gönder. Aksi hâlde ben de onlarla
beraber Cehennem ateşine gireyim” der ve Mü’minlere şefkatinden
dolayı ağlar.
O esnada Melekût âleminde şiddetli bir ses işitilir, Cebrail (a.s.)
ulaşır ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’e şöyle der: Yâ Resûlullâh (s.a.v.)!
Cenâb-ı Allah sana selâm ediyor ve diyor ki:
“Yâ Muhammed, Âişe’ye benim sözümü söyle! “Sen
Resulümüzün zevcesisin! Biz seni Cehennem’e nasıl gön-
deririz, seni ateşe atmak caiz değildir. Evlâdı anasından
ayırmak da caiz olmaz. Yâ Âişe, kalbin müsterih olsun! Yarın
kıyamet gününde evlâdının hepsini sana ulaştıracağız! Seni
onlarla beraber Cennet’e göndereceğiz. Onları melik koltuğuna
oturtacağız, eliklik tacını başlarına giydireceğiz. Ve: “Rabblerı
onlara, tertemiz içecek içirir.’ (insan s.2l.a.) Âyet’inde bildirildiği
gibi tertemiz içecekler içireceğiz.”
Not: Sahabe serisinin bir sonraki yazısı 6 Temmuzdadır.
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.), Hz. EbÛ Bekr-i S,ddik(r.a.j, 156. sj))