Ahmed Yesevi (k.s.) hazretleri Türkistan’da yetişen büyük velîlerdendir. İsmi, Ahmed Pîr-i Türkistan, Hazret-i Türkistan, diye tanınır. Ahmet Yesevi (k.s.), sahte şeyhlerin ilk ve temel özelliklerini onların şeriat bilgisinden mahrum olmalarını gösterir. Aynı tespiti bütün tasavvuf ehli onaylamaktadır.

Yol gösterici rehber olabilmek için şeyhin örneklik gösterip yolun en başı olan şeriatı önce kendisi bilip, helâl haramı tatbik ederek ahlâk ile taçlandırması beklenir. O nedenle bırakın şeriata muhalif işlere girişmeyi, onda derinleşmesi bid’atlere karşı hassas davranıp müridlerinin onlardan uzak durmalarını elzem bir görev addetmelidir.

Ahmet Yesevi (k.s.), nefse karşı verilecek büyük cihâdın önderi mesâbesindeki mürşid-i kâmillerin yerini alarak mihraba geçen böyle sahte şeyhlerin evvelahir dalalette olup mahşer günü rezil bir konuma düşeceklerini söyler. Dalalette mihmandarlık eden kara yüzlü, kör gözlü sahte şeyhler sadece kendilerini değil saptırdığı kişilerin de günâhını yüklenecektir. Ahmet Yesevi (k.s.)’un ifadelerinde sahte şeyhlerin fâsıklık ve zındıklık ifâ etmelerini imân ve İslâm’dan habersiz olmalarına bağlar. Yani şeriat bilgisinden gafil olan cahil sahte şeyhlerin sapıklık ve dalaletlerinin kendileri için hem dünya hem de ahirette yüz karası olacağı söylenir. Seyr-i sülûkunu tamamlamadan şeyhlik yapanların dünya tamâhları yüzünden vaazlarının, yalan; hallerinin, riyâ olacağını uyaran Ahmet Yesevi (k.s.), ilim, âmel ve hâlin doğru terkibinin nasıl gerçekleştireceğini vaaz eder. Şeyhliğin kolay elde edilir bir makâm olmadığını, takip edilen menzilin oldukça nazik olduğunu anlattıktan sonra Ahmet Yesevi (k.s.), ilimsizlerin yolculuk sırasında kaybolup şeytânın oyuncağı olabileceğini söyler.

Not: Ehl-i sünnet Müslümanlığının bozulmadan, saflığı bulandırılmadan, bid’atlerle karıştırılmadan devâm edebilmesi için şer’î ve tasavvufî (zâhirî ve bâtınî) ilimlerin mutlaka icâzetli ulemâ ve meşayih (dîn âlimleri ve şeyhler) tarafından ümmete öğretilmesi gereklidir.

(Düzce Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c.3, sayı 1)

Bir Yorum Bırak