Âhirete kesin îmân, ona hazırlanmayı gerektirir. Şu on şey, insanın gafletten hâlâ uyanmadığının göstergesidir:
- İnsan, kesin olarak Allâh (c.c.) tarafından yaratıldığını bilir, fakat O’na ibadet etmez.
- Kendisine rızık verenin Allâh (c.c.) olduğuna kesin inanır, fakat bununla tatmine ve huzura çalışmaz.
- Dünyanın geçiciliğine kesin olarak inanır, buna rağmen ona dayanıp güvenmekte devam eder.
- Vârislerinin kendisine düşman olacaklarını bildiği halde onlar için hâlâ mal toplamaya çalışır.
- Ölümün kesin olarak geleceğini bilir, ancak bunun için hazırlık yapmaz.
- Kabrin kendisi için sonunda mutlaka varılacak bir yer olduğunu kesin olarak bilir, fakat onu onarmaya çalışmaz.
- Kesin olarak Allâh (c.c.)’ün kendisini hesaba çekeceğini bilir, ama bunun için gerekli delilleri hazırlamaz.
- Kesin olarak sırat köpürüsünden geçeceğini bilir, fakat hâlâ yükünü hafifletmeye çalışmaz.
- Kesin olarak cehennem ateşinin kötülerin yeri olacağını bilir, fakat bundan kaçıp kurtulmaya çalışmaz.
- Kesinlikle cennetin iyilerin yurdu olduğunu bilir, fakat bunun için gereken ameli işlemez. Nitekim bunlar Teysîr’de de anlatılmıştır.
(İsmail Hakkı Bursevî (rh.a.),
Rûhu’l-Beyân Tefsîri, 1.c., 69.s.)
Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar Âhirete de kesin olarak inanırlar. (Lokman s. 4) Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Âhirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. (Neml s. 2-3)