Kula ölüm geldiği zaman İblis, yetmiş bin şeytân ve yavrusuna, onun yanına gidip, hîle ile onun îmânını almalarını söyler. Eğer o kul, Ehl-i Sünnet ve’l Cemâat mezhebi üzere ise, Allâhü Teâlâ her şeytâna karşılık on melek gönderir. Onun îmânını korurlar. Böylece, ruhu, Allâhü Teâlâ’nın rızâsına uygun olarak çıkar. Mes’ûd olur! Eğer bid’at sahibi veya sapıklardan ise, son nefes korkusu ve şakî olarak can vermesi çok kuvvetli ihtimâl olur. İmânsız gidebilir.
Sultân-ül ârifîn (k.s.)’dan Resûlullâh (s.a.v.)’in: “Lâ ilâhe illallâh Cennetin anahtarıdır” hadîs-i şerîfinin manâsını sorduklarında: “Evet, böyledir. Ama bu anahtara dört diş lâzımdır. Yalan ve gıybet söylemeyen dil, çirkin arzulardan temiz bir gönül, haram ve şübheliden arınmış mide, riyâ ve bid’âtten uzak amel” cevâbını verdi.
Cehenneme girersen, ateşine dayanamazsın.
İyilik yapmada ve iyiliği istemede öyle ol ki, başkası bir iyilik yapınca, senin yaptığını sansınlar; kötülük yapmada ve istemede öyle ol ki, sen kötülük yapsan, başkası yaptı sansınlar.
Zünnûn-i Mısrî (r.âleyh)’den, “Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lâzımdır?” diye sorduklarında: “Beş şey yapmalıdır. Helâl yemek, Kur’ân-ı Kerîm okumak, sâlihlerle (velîlerle) sohbet, gece ibâdet, seher vaktinde ağlamak” buyurdu.
“Bunlarla olmazsa; bozuk kalbi ne ile düzeltmek lâzımdır?” dediklerinde, “Açmadan oruç tutmakla, bu da olmazsa, kuru ekmekle iftar edip, yemek yememekle” buyurdu. “Bununla da olmazsa, başka ne yapmalıdır?” dediklerinde, “Bir iş daha kalıyor ki, o terk edilmezse, gönül salâha kavuşur, düzelir” buyurdu. “O şey nedir?” dediklerinde: “Yetimleri, kimsesizleri, kalbi kırık olanları okşamalı, gönüllerini almalıdır. Böylece onların duâsı bereketi ile Allâhü Teâlâ onun kalbini tekrar düzeltir. (Muhammed Rebhami, Riyâdü’n-Nâsihîn, s.195-238)