Abdestin manevî birçok faydaları ve sevabları olduğu
gibi, maddî olarak da pek çok yararları vardır. Vakit vakit
abdest alan bir müslüman temizliğe riâyet etmiş, temizliği
alışkanlık haline getirerek kendisini, birçok hastalıklara sebebiyet
verecek kirli hallerden korumuş olur.
Bir hadîs-i şerîfte; “Abdest üzerine abdest, nûr üzerine
nûrdur.” (İmâm Gazâli) buyrulmuştur.
Başka bir hadîs-i şerîfde şöyle buyrulmaktadır: “Her kim
emrolunduğu gibi abdest alır ve emrolunduğu şekilde
namaz kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhâri)
Namaz gibi bir kısım din görevlerini yerine getirmek
için abdest almaya gerek vardır. Bu görevlerden her birinin
yapılması, abdestin bir sebebidir. Abdestsiz bir kimse
namaz kılamaz, tavaf edemez, bir mahfaza içinde olmaksızın
Kur’ân’ı tutamaz, Kur’ân’ın tam bir âyetinin veya bir
kısmının yazılı bulunduğu bir levhâya el süremez. Bunları
yapmak haramdır. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’i ezber olarak veya
karşıdan mushafa bakarak abdestsiz okuyabilir. Aklı olan
ve büluğ çağına eren ve suyu kullanmaya gücü yeten her
müslüman, gerektiği zaman abdest almakla yükümlüdür.
(Ö.Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali)
“O mushaf-ı şerîfe (tamamen temiz olanlardan başkası
el süremez.)” (Vakıâ s. 79) âyet-i kerîmesine göre taharetsiz
olan bir kimse, Kur’ân-ı Kerîm’e dokunamaz, eline
alamaz. Velev ki, bir kılıf, bir sandık içinde bulunsun. İbn
Ömer (r.a)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “Hayızlı ve cünüp Kur’ân’dan bir şey okumasın.”
(Tirmizî, İbn Mâce) (Ö.Nasuhi Bilmen Tefsiri)
Efendimiz (s.a.v.)’in yapmamızı istediği işlerden biri de
Allâh’ın kelâmını abdestli okumamız ve abdestli dinlememiz
hakkındadır. Bu Allâh’ın kelâmına hürmetin gereğidir. (Bu
müstehâbdır) Okunan tilâvet secdelerini yapabilmemiz için
de abdestli olmamız şarttır.
(İmâm Şarâni, el-Uhudü’l-Kübrâ, 11.s.)