Bir insanın ehl-i sünnet vel cemaatten olabilmesi için şu altmış iki esası kabullenmesi gerekir.
— İmanında şüphesi olmayacak: «İnşaallah mü’minim» gibi şüpheye sebeb olan
ifadelerden kaçınacak.
— İslâm cemaatine karşı gelmeyecek.
— Salih ve günahkâr ayrımı yapmaksızın, her müslümanın arkasında namaz kılmanın caiz olduğunu doğru bulacak.
— Günahkâr mü’mine (günahı helâl kabul etmedikçe) kafir demeyecek.
— Kıble mensubu, kücük-büyük her müslümanın cenaze namazının kılınmasını
hak bilecek.
— Hayır ve şerrin Allah’ın takdiriyle meydana geldiğine inanacak.
— Haksız yere hiç bir müslümana silahla saldırmayacak.
— Hazerde ve seferde mestler üzerine meshetmeyi meşru sayacak.
— Eimme-i müslim tarafından tâyin edilen her idarecinin arkasında bayram ve cuma namazlarını kılmanın hak olduğu görüşünü benimseyecek.
10 — «İmân Allah’ın bir bağışıdır.» diyecek.
—Kulların yaptıkları işlerin Allah’ın yaratmasıyla meydana geldiğini bilecek.
— Kabir azabını hak görecek.
— «Allah’ın yaratılmış (mahluk) değildir». diyecek.
— Kabre konanın, Münker ve Nekir melekleri tarafından sorguya çekileceğine inanacak.
— Dirilerin dua ve sadakalarının ölülere fayda verdiğini kabullenecek.
— «Peygamberlerin şefaati haktır» diyecek
— Mi’rac hadisesinde Aleyhissalatu ves Selâmın gökler ötesi âleme hem ruh, hem de cesetle çıktığını teslim edecek, inanacak.
— Kıyamet günü amel defterinin okunacağını ikrar edecek.
— «Hesap haktır» diyecek.
— «Mizan haktır» diyecek.
— «Sırat köprüsü haktır» diyecek.
— Bilecek ki Cennet ve Cehennem şu anda yaratılmışlardır, asla yok olmayacaklar.
— Bilecek ki kıyamet günü Allah, kullarını vasıtasız sorguya çekecek.
— Ashab-ı Kiram’dan on zatın dünyada iken cennetle müjdelendiklerini kabullenecek.
25— «Peygamberlerden (a.s.) sonra en üstün insan Hz. Ebû Bekir (r.a.)’dır» deyip halifeliğini meşru sayacak.
26— Ebu Bekir (r.a.)’den sonra insanların en üstünü sırasıyle Hz. Ömer (r.a.), Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) olduğunu ikrar eyleyecek.
27— Ashab-ı kiram (r.a.) aleyhinde bulunmayacak, gıybetlerini yapmayacak.
28— İnsanlarınkine benzememekle birlikte Allah (c.c.)’ın kötü işlerden hoşlanmadığı, iyi davranışlardan hoşnut kaldığına inanacak.
29— Mahiyeti kavranmaksızın Allah’ın (Cennet’te) görüleceği gerçeğini kabullenecek.
30— Peygamberlerin mertebelerinin velilerin derecelerinden daha üstün ve yüksek olduğunu benimseyecek.
31— Evliya kerametlerini inkar etmiyecek.
32— Allah (c.c.)’ın adaleti neticesi iyikimseleri bedbaht, fazl-û keremi sonucu da
kötü kişileri bahtiyar yapacağına i’tikad edecek (inanacak).
33— Bilecek ki kafirlerin akılları peygamber ve mü’minlerin akıllarından geridir.
34 —Allah (c.c.)’ın ezelden ebede kadar her an birşeyler yarattığını, bu durumda bir değişiklik olmadığını bilecek.
35— Allah (c.c.)’ın ilim ve kudret sahibi olduğuna inanacak.
36— Günahkâr mü’minlerin, günahları nisbetinde cehennemde azab göreceklerini bilecek.
37— Halk, hikmetini kavrasın-kavramasın, hayır olsun şer olsun, Allah (c.c.)’ın dilediğini yaptığını, dileyeceğini de işleyeceğine inanacak.
38— İnanacak ki Kur’an-ı Kerim Allah (c.c.)’ın kelâmıdır ve yaratılmamıştır.
39— imanın mecazi bir manada değil, hakîki bir manada kullanıldığını bilecek.
40— Bilecek ki başkalarının hukukuna tecavüz eden biri helallik almadan ölürse, Allah (C.C.). kıyamet günü onun iyi amellerindenalarak hak sahibine verir.
41— Şu inancı taşımalıdır: Kul bir tâate teşebbüs edip onu başarmaya çalıştığında
sarf eylediği güç, o işi yapmaya giriştiği an kendine verilmelidir. Yine kişi, bir günahı irtikaba kalkıştığında harcayacağı kuvvet o anda kendine verilir.
42 — imanın iki uzuv, yani kalb ve dil ilegerçekleştiğini bilecek.
43— Allah (c.c.)’u kalben tanıdığı halde bu inancını açığa vurmayanın kâfir, lisaniyle ikrar ederken bunu kalbiyle doğrulamayanın da münafık olduğunu bilecek,
44— Allah (c.c.)’a yer, zaman, gidip-gelme gibi sıfatlar izafe etmeyecek.
45— Allah (c.c.)’ı hiç bir şeye benzetmeyecek, «O’nun benzeri gibisi dahi yoktur» diyecek.
46— Bazı anlarda çalışmanın farz olduğunu bilecek.
47— İmanı, amelden ayrı tutacak.
48— «Salih kişiyle, günahkârın imanı eşittir.» diyecek.
49— Ölüm sonrası dirilmeyi hak görecek.
50— Kıyamete muhakkak gözüyle bakacak.
51— Vitir namazının bir selâmla üç rek’at olduğunu bilecek.
52— İmamın abdesti bozulduğunda cematin namazınında bozulduğuna inanacak. (Ben kendi namazımı kılıyorum, imamda kendi namazını kılıyor, demeyecek.)
53— Akmayan (ve az olan) durgun sudan abdest almanın caiz olmadığını bilecek.
54— Mestleri çıkardıktan sonra (şayet ilk abdesti bozulmuşsa) ayakları yıkamanın farz olduğunu kabul edecek
55— Vücuttan kan irin gibi maddeler aktığında (Hanifilere göre) abdestin bozulduğunu bilecek.
56— «İman ne artar ne de eksilir» diyecek.
57,58 — İblis’in (Aleyhila’ne), Allah (c.c.)’a ibadet ettiği dönemlerde, Cenab-ı Hakk ve melekler nezdinde mü’min sayıldığını, Ebû Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) da İslama girmeden önce Allah (c.c.) ve melekler katında kafir olduklarını bilecek.
59— Mahabbetullah’ın (aşıklardan) ilâhî teklifleri kaldırmadığını bilecek.
60— «Allah (c.c.)’ın rahmetinden ümid kesmek küfürdür.» diyecek.
61— Sû-i hatime ile (imansız olarak) gidebileceği endişesini hissedecek.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Benim ümmetim de pek yakında yetmiş üç fırkaya bölünecek. Yetmiş ikisi helak olacak, bir cemaat kurtulacak.» Sordular ki: «Kurtulacak olan kimlerdir Ya Resûlullah?» buyurdu: «Fırka-i naciye benim ve ashabımın yolunda olanlardır.» (İbn-i Mace)
Yine Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: «İslâm cemaatinden bir karış ayrılan, İslâm halkasını boynundan çıkarmıştır.» (Ebu Davud)