İnanan kimsenin şu hususu iyi bilmesi gerekir: Bir işi yapabilme gücü insana, o işi yapmaya giriştiği anda verilir. Yani, iş ve güç zaman bakımından eşittir. Kaderciler: “Kişi, işe girişmeden başarı gücüne sahiptir” görüşünü savunurlar. “Başarı (gücü) işten sonradır” fikrini ise Cebrîler ileri sürer. Halbuki şu iki mezhep bu ümmetin mecûsîleridir. Bil ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bir kula, iş yapma kuvveti verilerek mükellef kılınmıştır, ki kendisine karşı delil ileri sürülsün.”
Kula başarma gücü (tevfik) verilmemiştir, çünkü tevfik Allah (c.c.)’tandır.
Kimin gayesi, çalışma ve isteği tâat ve ilâhî rızaya yönelik olursa, Allah (c.c.) onun gayretli çalışmasının karşılığını vererek kendisini başarılı kılar. Garazı, sa’y ü gayreti ve arzusu Allah (c.c.)’a isyan olan kimseyi de Allah (c.c.), ciddî faaliyetine mukabelede bulunarak perişanlığa uğratır. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:
“Bizim uğrumuzda mücadele edenler (e gelince): Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah her halde ihsan erbâbıyla beraberdir.” (El Ankebût: 69)
Ehl-i sünnet nezdinde iktidar fiille denk zamanlıdır, ne önce ne sonradır. Çünkü Cenâb-ı Hak(c.c.) şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar, siz, hepiniz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise, O her şeyden müstağnidir, her hamde lâyıktır.” (Fâtır 15)
Diğer bir âyette de şöyle buyuruluyor:
“De ki: Ben kendi kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar, ne de bir fâide (yapmaya) muktedir değilim.” (Yunus: 49)
(Sevadül A’zam Sh. 50)