“Biz, hiçbir Resulü, Allah’ın izniyle kendisine ita­at edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik…”
(a Nisa s. 64.S.1
Allah ta’âlâ, Resulü (s.a.v.) Efendimize itaat etme­ği “Resule itaat edin ve (Resûlullâh’a merbut olan) ve sizden olan emir sâhiblerine itaat edin.” ntfat 5. ss.â.) diyerek emredip sonra da bazı münafıkların Resûlullâh (s.a.v.)’in hükmüne değil de tağutun hükmüne başvur­duklarını nakledince ve bu yol ile bu usulün çirkinliğini ve bozukluğunu beyân edince bu âyet ile yeniden insanları Resûlullâh (s.a.v.)’e itâata teşvik ederek “Biz hiçbir Resulü, Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik.” buyurmuştur.
Ebû Alî el-Cübba’i (r.h.j. âyetin, “Ben, gönderdiğim her resule itaat olunmasını ve tasdik edilmesini rnurâd ettim. Yoksa onu, kendisine isyan edilsin diye gönder­medim.” ma’nâsında olduğunu söyleyerek şunu ilâve eder, “Bu Cebrlyye’nin görüşünün bâtıl olduğunu göste­rir. Çünkü onlar, “Allah ta’âlâ, resulleri (a.s.), kendileri­ne isyan edilsin, karşı çıkıtsın diye göndermiştir.” derler. Resuller (a.s.)’a isyan eden kimselerin, küfür üzere de­vam edeceği ma’lümdur. Allah ta’âlâ, Cebriyye’nin ya­lan söylediğini bu âyette açıkça göstermişi i r.
Bu âyet, her resulün mutlaka, uyulacak ve tâbi olunacak bir şeriatının bulunduğuna ve bütün resul­lerin ve nebilerin günâh ve isyandan masun oldukla­rına delâlet etmektedir.
{Fahrüddin Er-nszi (r.h.). Telsir-i Kebir Tercümesi 6. c.: 129-131.)