Öfke ve kızgınlığın aşırı olanı ki buna tehevvür denilir, hiddet ve sonu düşünülmeyen atılganlığı doğurur. Tehevvür karşıtı, «hilim» dir ki gazabı harekete getirici hâdiseler karşısında ağır başlılık ve sükûnetle hareket melekesi demektir. Hilm, yumuşaklık ve şefkat meyvesi verir. Tehevvür ise, zararı büyük, ilâcının tespiti son derece zor bir hastalıktır. Onu yenmek için şiddetli bir mücâhede, üstün bir gayret lâzımdır. Heyecandan sonra gelen gazabın amelî ilâcı şu dört şeydir:
1. Abdest almak: Ebû Davud’un Atiyye (r.a.)’den yaptığı rivayette Resulullah (s.a.v.) buyurmuşlar ki: “Gazab şeytandandır; şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söndürülür. O halde sizden biriniz gazaba geldiği zaman abdest alsın.”
2. Oturmak veya uzanmak: Ebu Davud’un Ebû Zer el Gıfarî’den yaptığı rivayette, Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Sizden birisi öfkelendiği zaman, ayakta ise hemen otursun. Böyle yapmakla öfkesi geçerse (ne a’lâ), değilse uzansın.”
3. İstiâze (Allâh’a sığınmak): Buhârî ve Müslim’in Süleyman b. Sured’den (r.a.) yaptığı rivayette Resulullah (s.a.v.)’in huzurunda bulunduğumuz bir sırada iki kişi sövüştüler; biri, yüzü kıpkırmızı olmuş bir halde arkadaşına öfkeleniyordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: “Ben öyle bir kelime biliyorum ki, (şu öfkelenen kimse) onu söylemiş olsaydı, hissettiği gazab ondan giderdi. Evet, “Eûzü billahi mineş-şeytânir-racîm” demiş olsaydı, hissettiği şeyden (öfkeden) eser kalmazdı.”
4. Öfkeyi defetmek için özel bir duada bulunmak: Hazret-i Âişe (r. anhâ) validemiz diyor ki: Öfkeli bulunduğum bir sırada Peygamber (s.a.v.) içeri girdiler, burnumun ucunu tutup ovarak: “Yâ Ayşecik! Şöyle duâ et» buyurdular. “Allâh’ım, günahlarımı mağfiret et. Kalbimin öfke ve kinini gider ve beni şeytandan koru.”
(İmam Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, s.195-200)