Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’den bize ulaşan haberlerin hepsinde, bir tek namaz dahî olsa, Peygamberimiz (s.a.v.)’in tek başına farz namaz kıldığı görülmemiştir.
Sahâbe-i Kiram (r.a.e.) cemaatle namaz kılmaya o kadar önem verirlerdi ki, hasta olan kişi herhangi bir şekilde cemaate gidebilecekse, isterse iki kişinin yardımıyla götürülecek durumda olsun, cemaate katılırdı. Bu gayret neden olmasın ki? Zira Resûlullah (s.a.v.) de aynı gayreti gösteriyordu. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.)’in irtihâline sebep olan hastalığı sırasında bu durum meydana gelmişti. Hastalığın şiddetinden dolayı sık sık bayılıyor, defalarca abdest suyu talep ediyordu. Nihayet bir keresinde abdest almış ve Hz. Abbas (r.a.) ve diğer bir sahabenin yardımıyla mübarek ayakları yere tam basmadığı halde camiye gitmişti. Hz. Ebû Bekr (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’in emrine uyarak namazı kıldırmaya başlamış, Peygamber (s.a.v.) de gidip cemaate katılmıştı. Hz. Ebû Derdâ (r.a.) diyor ki: Ben Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Allah (c.c.)’ya sanki O (c.c.) senin karşında ve sen de O (c.c.)’yu görüyormuşsun gibi ibadet et. Kendini ölüler listesinde say (kendini canlılar arasında sayma, o zaman ne bir şeye üzülür ne de bir şeye sevinirsin). Mazlumun bedduâsından kendini koru. Sürünerek gitmekten başka gücün olmasa da yatsı ve sabah namazlarında cemaate katılmaktan geri kalma.” (Buhari, Müslim)
Başka bir Hadîs-i Şerifler’inde Sallâllahu aleyhi ve sellem Efendimiz, “Hakk Teâlâ cemaatle kılınan namazdan çok hoşlanır.” buyurmuşlardır. (Müslim, İmam Ahmed, Taberanî)
Başka bir rivayette: Resûlullah (s.a.v.), « Cemâatle namaz, yalnız kılınan namazdan yirmiyedi kat fazla sevabdır» buyurmuşlardır. (Buhâri ve Müslim)
(Ahmed b. Zeyni Dahlan, Namaz Dinin Direğidir, s.46; Muhammed Zekeriyya Kandehlevî, Amellerin Fazileti, s.303)