Seyahatnâmesi ile meşhûr bir Türk yazarı ve seyyahı olan Evliyâ Çelebi, Kânûnî devrinde 1611 senesinde İstanbul’un Unkapanı semtinde dünyaya gelmiştir. Babası saray-ı humâyun kuyumcu başısı Mehmet Zilli Efendi’dir. İlk tahsilini sıbyan mektebinde yapmıştır. Babasından hat, nakış, tezhip gibi sanatları öğrenmiştir. Daha sonra teyze zâdesi vasıtasıyla Murad Han’a takdim edilmiş ve büyük devlet ilim ve askeri adamlarının yetiştiği Enderuna alınmıştır. Burada 4 sene kaldıktan sonra sipâhî zümresine katılarak ayrılmıştır.
Evliyâ çelebi yaşadığı çevrenin de etkisi ile genç yaşta seyahat etmek, yeryüzünde yaşayan çeşitli toplulukları kurulan medeniyetleri ve mimari eserleri tanımak istemiştir. Ancak babası bu fikrine karşı olduğu için ilk zamanlarda bu fikrini gerçekleştirememiştir. Evliyâ Çelebi aşure gecesi rüyasında Ahî Çelebi Câmii’nde kalabalık bir cemaat içerisinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i görmüş ve huzurunu varınca: (‘şefaat ya Resûlallah’) diyecek yerde heyecanlanarak ‘seyahat ya Resûlallah’ demesi üzerine Nebi (s.a.v.) tebessüm buyurup bu gence hem şefâatini müjdelemiş hem de seyahate izin vermiştir. O cemiyette bulunan Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a) da gezdiği yerleri ve gördüklerini yazmasını tavsiye etmiştir. Uykudan uyanınca hemen rüyasını devrin meşhûr yorumcularından Mevlevî Hâne Şeyhi Abdullah dedeye anlatmıştır. Abdullah dede rüyayı yorumladıktan sonra “ibtida (ilk olarak) bizim İstanbul’cağzı tahrir eyle (gözlemle)” tavsiyesinde bulunmuştur. Bunun üzerine Evliyâ Çelebi İstanbul gezileri neticesinde başlı başına bir İstanbul tarihi sayılabilecek seyahatnamenin birinci cildini yazmıştır.
İstanbul’dan başladığı gezilerini başta Anadolu olmak üzere birçok Anadolu ve Avrupa kentini gezerek kendinden sonrakilere bilhassa tarih ve coğrafya alanında büyük hazine olarak bıraktığı seyahatnâmesini tamamlamıştır. Ömrünün 50 senesini bu gezilere hasretmiştir. Aslı on cilt olan seyahatnamenin İstanbul kütüphanelerinde 5 ayrı nüshâsı vardır. (Müslüman Bilim Adamları c.1 s.230-236)