İmâm-ı Birgivi rahmetullâhi teâlâ aleyh der ki:
İmâm-ı Bezzazi Fetevâ’sında İmâm-ı Kurtubi’nin şöyle dediğini naklediyor: Şarkı türkü söylemek, tanbur, ud ve benzeri çalgıları çalmak, raksetmek, müctehid âlimlerin söz birliği ile haramdır. Mezheb sahibi dört imâma göre böyledir. Sofilerin zikrederken tuhaf hareketler göstermesi, günah bakımından diğer oyunlardan daha şiddetlidir. Çünkü onların bu hareketi ibâdet namına yapılmaktadır. Bu sebeple küfre düşmelerinden bile korkulur.
Allâhü Te‘âlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allâh (c.c.)’ü anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. ‘Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azâbından koru’ derler.” (Al-i İmrân s. 191)
Buna göre ayakta, otururken ve uzanık halde, edeb dahilinde olursa, zikretmek caizdir. İçine teganni ve raks karışınca, zikir, zikir olmaktan çıkar, sevab yerine günah kazandırır.
Ama (La ilahe illallâh) kelimesini söylerken onun nefy ve isbatını tahkik kasdıyle başı sağa sola hareket ettirmek -zannı galibe göre- caizdir. Çünkü zikir bu takdirde abes ve oyun olmaktan çıkar da tevhide delalet eden bir fiil olur. Başın edeble, güzel niyetle sağa sola hareket ettirilmesi, bir kelimeyi tekrar etmek manasına gelir.
Gerçekten onların zamanında, bîri hâllerine uygun şiir inşad eyler; yufka kalpli olanların, çok kere akılları baş-larından gider, düşüp bayılırlardı. Bazen de kendi ihtiyarı (arzusu) olmaksızın, kalkar ve ihtiyarı olmaksızın hareket ederlerdi. Onların haline bakarak, bunların yaptığına caiz denilmez. Hiç bir kimse, onların, bu zamanın, ahkâmı şer’ıyyeyi bilmeyen günah ehlinin yaptığı gibi, yaptıklarını zannetmemelidir.
(İmâm-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, s.469)