Küfrü gerektiren bir söz veya fiili işlemek ile kâfir olunur. Bu söylenen söz veya fiil velev ki alay kastıyla söylenmiş olsun, velev ki inâdi veya itikâdi olmuş olsun küfürdür. Çünkü Cenâb-ı Hâkk, Kur’ân’ı Kerîm’inde: “Ey Resûlüm, eğer kendilerine hakkımda niçin böyle söylediniz diye sorarsan, “Biz ancak lafa dalmış şakalaşıyorduk” derler. Deki: “Allâh (c.c.) ile, ayetleriyle ve onun peygamberi (s.a.v.) ile mi eğleniyordunuz? Boşuna özür dilemeyin. Siz imân ettiğinizi söyledikten sora, içinizdeki küfrü açığa verdiniz.”
Sürçi lisanla veya zorla küfrü gerektiren bir sözü söylemekle kişi kâfir olmaz. Allâhü Teâlâ’yı inkâr etmek, tabiatçıların yaptığı gibi veya icmâ ile sabit olan ilim, kudret gibi Allâhü Teala’nın yüce sıfatlarından birini inkâr etmek veya Allâhü Teâlâ’ya renk veya şekil izâfe etmek küfürdür.
Peygamberliği inkâr veya herhangi bir peygamberi tekzib etmek. Meselâ “Allâh (c.c.), niçin peygamber gönderdi, insanın aklı yeterli idi, buna ne lüzum vardı?” gibi.. Peygamberimiz (s.a.v.)’in peygamberliğini inkâr etmek, ondan sonra başka bir peygamberin geleceğine inanmak veya böyle düşünenleri desteklemek, nübüvvetin çalışarak kazanılabileceğini, kalbin temiz ve saf olmasıyla bu rütbenin elde edilebileceğini veya Peygamberimiz (s.a.v.)’i ve diğer peygamberler (a.s.e.)’i yalanlamak, hakaret etmek veya alaya almak, kendisine vahiy geldiğini iddia etmek, Allâh (c.c.)’un ve peygamberlerin isimleri veya emirleri ile alay etmek de küfürdür.
Sünnetle alay etmek. Meselâ birisi dese ki: “Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz yemekten sonra parmaklarını yalarlardı.” Başka birisi de dese ki: “Bu davranış nezâket kurallarına aykırıdır.” Ya da dese ki: “Tırnaklarını kes çünkü tırnak kesmek sünnettir.” O da alay kasdıyla “sünnet olsa bile kesmem” dese kâfir olur.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.279-280)