Peygamberler; yiyip içmek, hasta olmak, evlenmek, çarşıda gezmek, yaşlılık ve ölüm gibi beşeri durumlarla karşı karşıya kalsalar da, onları herkesten farklı kılan üstün vasıflara sahiptirler. Peygamberlerde, herkeste olan normal insâni özelliklerden başka hiçbir hususiyet olmadığını iddia etmek; cahiliye devri müşriklerinin bakış açısıdır. Nitekim Nûh (a.s.) kavminin inkârcı ileri gelenleri: “Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz” dediler.” (Hûd s. 27)
Bütün peygamberlerin ortak sıfatları şunlardır: Sıdk (doğruluk), tebliğ, emânet, fetânet (keskin zekâ, üstün anlayış), ismet (günâhsızlık).
Resûlullâh (s.a.v.), (diğer peygamberler arasında) beşerî özellikler açısından da erişilmez üstünlüklere sahiptir. Bazı âlimler, Nebî (s.a.v.)’e bu tip özellik ve mûcizelerden üç bin adet verildiğini söylemiştir. (Kastalanî) Bunlardan birkaçı:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyetle Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sadece önümü gördüğümü mü zannediyorsunuz, Allâh (c.c.)’a yemin olsun ki sizin rükûlarınız ve secdeleriniz bana gizli değildir. Ben arkamdan da görmekteyim.” (Buhâri, Müslim)
“Ben sizin görmediklerinizi görür, duymadıklarınızı duyarım. Semâdan (göklerden) gelen ve gelecek olan sesleri duyarım. Semâda, bir meleğin secde etmediği dört parmak bir yer bile kalmamıştır. Allâh (c.c.)’a yemin olsun ki, eğer bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar, az güler, kadınlardan tat almaz, dağlara çıkar ve bağırarak Allâh (c.c.)’a yalvarırdınız.” (Tirmizi) Ebû Zerr (r.a.), bu hadîs üzerine, “Birisinin yaslandığı herhangi bir ağaç olmayı çok isterdim” demiştir.Hz. Âişe (r.anhâ)’dan şöyle rivâyet edilmiştir: “Boyu uzun birisi ya da iki kişi, onunla beraber yürüyecek olsa, Peygamberimiz (s.a.v.), onlardan uzun görünürdü. Onlardan ayrılıp tek başına yürümeye başladığı zaman yine orta boylu görünürdü.” (Beyhâkî)(Muhammed Alevi Maliki, Mefâhim, s.226-231)