Gemilerin denizlerde akıp gitmesi ile Allâh (c.c.)’un varlığına şu bakımlardan delil getirilir:
“Her ne kadar gemiler, insanların yapmış oldukları şeyler ise de, bu gemileri yapma imkânı veren, âletleri, vasıtaları yaratan Allâh (c.c.)’dur. Eğer Allâh (c.c.) bu şeyleri insanlar için yaratmamış olsaydı, bu mümkün olmazdı. Gemileri hareket ettirmek için muayyen rüzgârlar olmasaydı, gemilerle sağlanacak olan fayda tam olmazdı. Bu gemileri yapan kimselerin kalblerini Allâh (c.c.) takviye etmiş olmasaydı, maksat tam hasıl olmazdı. Böylece Cenâb-ı Hâkk o gemileri bu yönlerden, kulları için bir maslahât ve onların fayda ve ticâretleri için bir vasıta kılmıştır.
Allâhü Teâlâ, âlemin her tarafına muayyen özellikler vermiş ve hepsini böylece birbirine muhtaç kılmıştır. Böylece bu, onların yapmış oldukları seferler sırasında bu tür tehlikelere atılmaya sevk eden bir sebep olmuştur. Cenâb-ı Hâkk, âlemin her köşesine muayyen bir özellik vermeseydi ve bunların hepsini birbirine muhtaç kılmasaydı, o insanlar bu gemileri yapmazlardı. Böylece gemici taşıdığı şeyden kâr elde etmek suretiyle, bu malların kendisine getirildiği kimse de, bizzat bu mallardan istifâde etmiş olur. Allâh (c.c.), coştuğu zaman denizin gücüne rağmen rüzgârları göndererek dalgaları harekete geçirip, suyunu da altüst ettiği zaman oradaki dehşetin büyüklüğüne rağmen, denizi yük taşımak için uygun hale getirmiştir. Büyük nehirler, sürekli denizlere akmasına rağmen denizler ne fazlalaşır, ne de eksilir. Böylece buraya dökülen suların keyfiyyetini ancak Allâhü Teâlâ bilir. Cenâb-ı Hâkk, gemileri denizde bulunan büyük hayvanlardan kurtarıp kurtuluş sahiline ulaştırır.”(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.4, s.167)