SORU: “Allâh göktedir.” veya “Arşın üstündedir” diyerek Allâh (c.c.)’a mekân isnâd etmenin hükmü nedir?
CEVAP: Allâh (c.c.)’a mekân isnâd etmek doğrudan doğruya küfürdür. İmâm-ı A’zam Ebû Hanife (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Mü’minin; Allâhü Teâlâ’ya mekân, gelmek, gitmek ve mahlûkların sıfatlarından herhangi bir sıfatı isnâd etmemesi lâzımdır. Kul; Cenâb-ı Hâkk’ın bir mekânda bulunmadığını, mekâna ihtiyacı olmadığını, arşın O (c.c.)’un kudretiyle ayakta durduğunu bilerek gidip gelme gibi sıfatları kendisine izafe etmemelidir.”
İmâm-ı Caferü’s-Sâdık (r.a.) buyurur ki: Allâhü Teâlâ’nın bir şey üzerinde olduğunu, yahud bir şeyden olduğunu söyleyen kâfirdir. Çünkü bir şey üzerinde olsaydı, o şey O (c.c.)’u kaldırırdı. Eğer bir şeyde olsaydı, onda belirmiş olurdu. Bir şeyden olsaydı, sonradan olma olurdu. Allâhü Teâlâ bunların hepsinden münezzehtir.”
Müfessir Kâdî Beydâvî (r.âleyh) diyor ki: “Aklî ve şer’î delîllerle kat’î surette sabittir ki, Cenâb-ı Hâkk cisim olmaktan ve bir mekânda yerleşmiş olmaktan münezzehtir.”
İmâm-ı Kurtubi (r.âleyh), tefsirinin çeşitli yerlerinde diyor ki: “Bu konuda uyulması gereken kural, Yüce Allâh’ın hareketten, intikâlden ve mekân işgal etmekten tenzih edilmesinden ibarettir
SORU: “Rahmân, arşa istivâ etmiştir.” (Taha s. 5) âyetini nasıl anlamak gerekir?
CEVAP: İmâm-ı Â’zâm Ebû Hanife (r.a.) bu konuda şöyle der: “Allâhü Teâlâ, kendisi için ihtiyaç ve arşın üzerine istikrar (yerleşme) söz konusu olmaksızın arşa istivâ etmiştir. O (c.c.), arşı da arştan başkasını (diğer yarattıklarını) da korumaktadır. Eğer Allâhü Teâlâ arşa ve bir yerde yerleşmeye muhtaç olsaydı, tıpkı mahlûklar gibi âlemi yoktan var etmeye ve idareye muktedir olmazdı. Hâşâ, Cenâb-ı Hâkk arşın üzerinde duruyor ve oturuyorsa, arşı yaratmadan önce nerede oturuyordu?”(Hâkk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, s.87)