1514’de Yavuz Sultan Selim Hân’ın Şiî Şah İsmail’i Çaldıran’da mağlub etmesiyle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Sünnî halk harekete geçmişti. Bölgedeki Kürt Beyleri de bir araya gelerek, Osmanlı Hakimiyetine girmek gerektiğine karar verip, aşağıdaki nâmeyi imzalamışlar ve Molla İdris’i de elçi olarak Yavuz Sultan Selim Hân’a göndermişlerdi:

“Can-ü gönülden İslâm Sultanı’na biat eyledik, ilhâdleri (dinsizlikleri) zahir olan Kızılbaşlardan yüz çevirdik. Kızılbaşların neşrettiği dalâlet ve bid’atlerini kaldırdık ve Ehl-i Sünnet mezhebi olan Şafiî mezhebini icrâ eyledik. İslâm Sultanı’nın nâmıyla şeref bulduk ve hutbelerde dört halifenin ismini anmaya başladık. Cihâda gayret ve İslâm Padişahı’nın yollarını bekledik.

Duyduk ki, padişah Dulkadir eyaletine gitmiş; bunun üzerine biz de Mevlana İdris’i makâmınıza gönderdik. Hepimizin arzusu şudur: “Bu muhlis ve size itaat eden bedenlere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler, bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslâm Sultanı’na muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları, o zalimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inâyetleriniz olmazsa, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız.

Zira Kürtler, ayrı ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar. Sadece Allâh (c.c.)’u bir bilip, Muhammed (s.a.v.) Ümmeti olduğumuzda ittifâk halindeyiz. Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir. Sünnetullâh böyle cari olmuştur. Ancak ümidvarız ki, padişahtan yardım olursa Arap ve Acem Irak’ı ile Azerbaycan’dan o zalimlerin elleri kesilir. Özellikle Diyarbekir ki, İran memleketlerinin fethinin kilidi ve Bayındırhan Sultanlarının payitahtıdır. Bir yıldır Kızılbaş askerlerinin işgâli altındadır ve elli binden fazla adam öldürmüşlerdir.Eğer padişahın yardımı bu Müslümanlara yetişirse, hem uhrevi sevâb ve hem de dünyevi faydalar elde edeceği muhakkâktır…

 

(Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, c.11, s.308;Tarih ve Düşünce Dergisi, Şubat 2006, s.23)

Bir Yorum Bırak