Oruç tutan kimsenin özürsüz olarak bir şey çiğneme-

si, tadına bakması ve sakız çiğnemesi mekruhtur. Burada

bahsi geçen sakız, tabii sakızdır. Bu gün satılmakta olan ve

şeker, esans, meyve özü gibi pek çok şey ihtiva etmekte

bulunan çikletlerin orucu bozacağı aşikârdır.

Bir şeyin tadına bakmakla ilgili özür şudur: Bir kadının

kocası veya efendisi kötü huylu ise, o kadının yemeğin ta-

dına bakması mekruh olmaz.

Çiğnemek ile ilgili özür ve zaruret de şudur: Bir bebe-

ğin yiyeceğini çiğneyecek hayızlı ve nifaslı veya bunların

hâricinde oruç tutmayan kimse bulunmazsa; pişirilebilecek

bir şey veya süt ve yoğurt da olmazsa, o kadının bebeğin

yiyeceği şeyi çiğnemesi mekruh olmaz.

Oruçlu bir kimsenin, satın alacağı balın veya yağın, taze

mi, bayat mı olduğunu anlamak için tadına bakması mek-

ruhtur.

“Ancak, bu alış-verişte aldanmak korkusu olursa,

bunların tadına bakmakta bir beis yoktur” denilmiştir.

Oruçlu kimsenin istincâ’da (taharette) mübalağa etmesi

mekruhtur. Ramazanda mazmaza ve istinşak’ta mübalağa

yapmak da mekruhtur. Abdestin dışında bile olsa oruç tutan

kimsenin ağzına ve burnuna su alması, başına su dökmesi,

suda yıkanması ve ıslak beze sarılması mekruh değildir.

Oruçlunun, tükürüğünü ağzında biriktirip sonra yutması

mekruhtur. Sabah veya akşam, yaş veya kuru misvak kul-

lanmakta bir beis yoktur. (Kullanmamak daha iyidir)

Oruçlu kimsenin sürme çekmesi ve bıyığına yağ sürme-

si mekruh değildir. Oruç tutan bir kimsenin kan aldırması,

orucunu muhafaza edemiyecek şekilde zayıf düşmesin-

den, korkulunca, mekruhtur. Böyle bir korku olmazsa mek-

ruh değildir.

Oruç tutan bir kimsenin cûnüp olarak sabahlaması veya

gündüz uyuyup ihtilâm olması orucuna bir zarar vermez.

(Fetâvâ-i Hindiyye, c. 2 s.21-24)

Bir Yorum Bırak