Ülkemizde son 15-20 yıldan bu yana Ramazan aylarında do-

zajı her yıl artırılarak işlenen haram zeminler oluşturuluyor. Bu

gayr-i meşru zeminler Ramazan ayımızı Allah’a isyan fırtınasına

dönüştürüyor. Ramazan ayına mahsus haramlar icat edilip, bir

zümre bu haramları “ibadet” telakki edip icra ediyor. Nedir bu ha-

ramlar?

Bunların bir kısmını şöyle sıralamamız mümkündür:

Belediyeler ve bazı kuruluşlarca iftar çadırları kuruluyor. Bu ça-

dırlarda iftariyeler verilip sözüm ona “Ramazan etkinlikleri” düzen-

leniyor. Dinimizin asla tasvip etmediği şekilde, iftar’a müteakiben

“sevab”ına konserler veriyorlar. Böylesine etkinliklere dini motifler

katılarak, gelenek kılıfına da sokularak bir takım eğlenceler toplu-

ma Ramazan aylarında dayatılıyor.

“Ramazan etkinlikleri” adı altında işlenen bunca “haram”lar far-

kındaysanız Ramazan ayını idrak etme tarzımızı bozuyor. Halbuki

ramazan geceleri, tevbe istiğfar, tefekkür, Kur’an tilaveti, salâvat

gibi şeylerle değerlendirilmelidir.

Ramazan ayı sosyal dayanışmanın tazelenme vesilesi olmalı-

dır. Ramazan ayı fakirleri daha çok hatırlama, soframızda onlara

yer açma  ayı olmalıdır. Fakir bulunamıyorsa muhtara gidip ve bi-

zim bu civarda muhtaçlar var mı diye sorulabilir.

Ramazan aylarında cami diplerinde müzik yayını, kadın-erkek

karışık izdiham oluşturulması da Ramazan ayında işlenen haram-

lardandır.

Dubai’de yapılan bir araştırmada Ramazan’da Dünya Müslü-

manlarının bir çoğunun yaptığı hatalar tespit edildi. Mükellef iftar

sofraları ile kadınların bu hazırlıklar için harcadığı zaman listenin

en başında sayıldı. Orta halli ailelerin bile iftar sofralarını pahalı

ve çeşitli yiyeceklerle donatmaya çalıştığı ve ev kadınlarının tüm

günlerini ibadet ve manevi işlerle geçirmek yerine mutfakta yemek

hazırlamakla harcadığı belirtildi. Kadınların sıkça yaptığı hatalar

arasında evden çıkarak erkeklerin bulunduğu yerlere gitmek ol-

duğu belirtildi

Müslümanların vakitlerini hayırlı işlerle geçirme yerine alışveri-

şe çıktığını ve gereksiz harcamalarda bulunduğunu kaydetti.

Prensibimiz iyilikleri artırmak olmalıdır. İyilik yapamıyorsak,

bari kötülük etmeyelim.

(Basından Derleme)

Bir Yorum Bırak