Oruç tutacak kimsenin sahur yemeği yemesi müstahab-
dır. Bunun vakti, gecenin sonudur. Âlimlerden Ebû’l-Leys’e
göre, gecenin son altıda biridir. Sahur yemeği, insana oruç
için kuvvet verir. Sahurun geciktirilmesi müstahab ise de,
ikinci fecrin doğup doğmadığından şüphe edilecek bir za-
mana kadar geciktirilmesi mekruhtur. İftarı acele yapmak,
yani akşam namazından önce oruç açmak müstahabdır.
Böylece oruç hali, namazda kalbin huzuruna engel olmaz.
Akşamleyin iftar ederken şöyle dua yapılması sünnettir:
“Allahumme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke
tevekkeltü ve alâ rızkıke aftartü ve savmel ğadi min şeh-
ri ramazane neveytü. Fağfir lî ma kaddemtü ve ma ah-
hertü.” Anlamı: “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum,
sana iman ettim, sana güvendim, senin rızkınla iftar et-
tim (orucumu açtım). Ramazan ayının yarin ki gününü
oruç tutmaya da niyet ettim. Artık benim geçmiş ve ge-
lecek günahlarımı bağışla…”
Orucu hurma gibi tatlı bir şeyle açmak mendubdur. Oruç-
lu kimsenin, yakınlarına ve fakirlere fazlaca yardımda bulun-
ması müstahabdır. Oruçlunun mümkün olduğu kadar gece
ve gündüz Kur’an okumak, zikir yapmak, Peygamberimiz’e
Salât ve Selâm getirmek ve ilimle uğraşmak suretiyle meş-
gul olması müstahabdır.
Oruçlunun boş ve yararsız sözlerden dilini tutması da
müstahabdır. Gıybetten, söz taşımadan kaçınmak ise her
zaman vacibdir. Ancak bu kaçınmanın gerekliliği Ramazan-
da daha çok kuvvet kazanır. Oruçlu için itikâf da müstahab-
dır. Ramazan orucunu tutmaya engel olacak derecede be-
dene takatsizlik verici işlerde bulunmak caiz değildir. Öğleye
kadar çalışıp sonra dinlenmelidir. Mümkün bazı işleri, ücret
karşılığında başkasına gördürmelidir. Sonuç olarak denir ki,
kesin bir zaruret bulunmadıkça, insanın kendisini pek ağır
işlerle yorarak oruç tutamaz hale getirmesi caiz görülemez.
(Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s. 276-277)