Ebû Mûsâ’l-Eş’arî (r.a.) şöyle der: “Dalgalar arasında,
yelkenli bir gemiyle yol almağa çalışıyorduk. Ne kara parçası
ne de başka bir şey görünüyordu. Bir ara şöyle bir nidâ geldi:
“-Ey gemidekiler, durun, size bir haberim var!” Dönüp baktık;
ama hiçbir şey göremedik. Tam yedi def’a aynı nidâyı işittik.
Yedinci seslenişten sonra dedim ki: “-Ey münâdî, kim isen
durumumuzu görüyorsun; seni bulacak hâlimiz yok; ne de-
mek istiyorsan söyle!” Bu def’a şöyle dedi: “-Allâh-ü Teâlâ’nın
Zât-ı Sübhânîsi için verdiği bir hükmü size haber vereyim
mi?” Biz “-Haber ver!” deyince dedi ki: “-Allâh-ü Teâlâ, Zât-ı
Sübhânîsi için şu hükmü verdi: Bir kul sıcak bir günde nefsini
susuz bırakırsa (Allâh için) kıyâmet günü, Allâh-ü Teâlâ ona
su verip onun susuzluğunu giderecektir.” “Ebû Mûsâ’l-Eş’arî
(r.a.) sıcak günleri gözetir, o günlerde oruç tutardı.”
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular: “Altı âdet
vardır ki bunlar hayırdır: 1) Allâh’ın düşmanlarına karşı
kılıçla cihâd etmek, 2) Yazın oruç tutmak, 3) Musîbete
karşı sabretmek, 4) Haklı olunsa da çekişmeği terk et-
mek, 5) Bulutlu günlerde veyâ yaz günleri namazı erken
kılmak, 6) Kış günleri abdesti güzel almak.”
Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle der: “Resûlullâh (s.a.v.) Efendi-
miz, bana üç şey öğretti, onları ölünceye kadar terk etmem:
‘1) Vitir namazını kılmadan uyumamak, 2) Her ayda üç
gün oruç tutmak, 3) Duhâ namazını bırakmamak.’”
Hz. Alî (k.v.), Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’in şöyle buyur-
duklarını rivâyet etti: “Sabır ayını (Şehr-i Ramazânı) oruçlu
geçiriniz. Her aydan da üç gün oruç tutunuz; böyle tutulan
oruç, Savm-ı Dâvûd (Dâvûd (a.s.)’ın bir gün oruç tutması, bir
gün tutmaması) menzilesindedir. Kalbin kîn ve hilesini gide-
rir.” (Buhârî ve Müslim, Ebûzer (r.a.)’den).
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (r.h.), Tenbîhü’l-Gâfilîn, s.388-390)