Ebû İshâk’ın Cerîr (R.A.)’den rivâyet ettiği Hadîs-i Şerîf’te: “Her aydan üç günü yani on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci günü oruç tutmak senenin hepsini oruç tutmak gibidir.” buyurulmuştur.
İbn-i Abbâs (R.A.), Nebî-yi Ekrem (S.A.V.) Efendimiz’in seferde ve hazerde eyyâm-ı bıyz’de (Arabî ayların 13., 14., 15. günlerinde) oruç tutmağı terk etmediğini bildirmiştir.
Şa’bî, İbn-i Ömer (R.A.)’dan rivâyet etmiştir: “Resûlullâh (S.A.V.)’den duydum: “Bir kimse, her aydan üç gün oruç tutsa, sabah namazının iki rek’at sünnetini kılsa, hazerde ve seferde vitir namazını terk eylemese, Allâh-ü Teâlâ ona şehîd sevâbı yazar.” buyurdular.
Ebû Hüreyre (R.A.) der ki: “Resûlullâh (S.A.V.), bana üç şey vasiyyet ettiler ki onları irtihâl edinceye kadar terk etmem; bunlar: Her aydan üç gün oruç tutmak, vitir ve kuşluk namazlarıdır.”
Abdülmelik bin Hârûn bin Antere (R.A.) der ki: “Ben Hz. Alî (K.V.)’e, her ayın 13., 14., 15. günlerine niçin “eyyâ- m-ı bıyz” denir?” dedim. Hz. Alî (K.V.), buyurdular ki: “-Allâh-ü Teâlâ, Âdem (A.S.)’ı cennetten yeryüzüne indirdiğinde, güneş cesedini karartmıştı. Cebrâîl (A.S.) gelip Âdem (A.S.)’a: “Vücûdunun tekrâr beyâz olmasını ister misin? diye sordu. Âdem (A.S.) “Evet!” deyince Cebrâîl (A.S.): “-Yâ Âdem, sen ayın 13., 14., 15. günleri oruç tut.” dedi. Âdem (A.S.) da 13’ünde oruç tutunca vücûdunun üçte biri, 14’ünde oruç tutunca vücûdunun üçte ikisi, 15’inde oruç tutunca vücûdunun tamamı beyaz oldu.”
Kuteybî (R.A.), Edebü’l-Kâtib adındaki kitâbda bu günlere “eyyâm-ı bıyz” denilmesinin sebebi, o günlerin gecelerinde ayın ışığının tam ve beyâz olmasıdır, diyor.
(Hz. Gavs-ı A’zam Seyyid Abdülkadir-i Geylânî (K.S.A.),
Gunyetü’t-Tâlibîn, S. 374-375)