Sultanü’l-Azam:Alaeddin Keykubad
Sultanü’l-Azam:Alaeddin Keykubad başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
28 yaşında tahta geçen sultan Alâeddin Keykubâd, Türkiye’de “birinci imparatorluk” dediğimiz Selçuklu çağı hükümdarlarının en haşmetlisi, belki en büyüğüdür. 1219 Aralığından 30 Mayıs 1237’de 45 yaşında ölümüne kadar 17 yıl, 5 ay tahtta kalmıştır.
Türkiye birliğini kesin şekilde kuran Alâeddin Keykubâd, Bağdad’daki Halîfe tarafından “Sultânü’l-âzam” yani “en büyük imparator” diye anılarak, resmen İslâm hükümdarlarının en büyüğü olduğu tasdik edilmişti. Moğollar’ın Anadolu’nun kapısını çalmak üzere bulundukları yıllarda böyle kudretli bir hükümdarın genç yaşında Türkiye’nin başından uzaklaşması, felâketli bir devrenin başlangıcı oldu.
Sultan Alâedddin, bilgin ve şairdi. İlim ve sanat adamlarına çok cömert davranmıştır. Şöhretini duyduğu bir ilim ve sanat adamlarını en uzak ülkelerden Konya’ya çağırır, bizzat görüşürdü. Konya’ya gelen Bahâeddin Veled’le oğlu Celâleddin Rumî’ye büyük hürmet göstermişti. Adalet işlerini dikkatle izler, bir haksızlığı düzeltinceye kadar arkasını bırakmazdı. Ordu ve donanmaya çok itina eder, askere pek iyi bakardı. Zamanında Türkiye’nin savunma bütçesi 100 milyon altını geçiyordu. Dâhice bir ticaret ve iktisat siyaseti takip etmiş, Türkiye’yi cihanın en zengin ve müreffeh ülkesi haline getirmişti. Dünyanın en muhteşem kervansarayları ile ticaret yolları emniyet ve rahatlık altına alınmıştı. Türk şehirleri; hatta kasaba ve köyleri birer mâmûre haline gelmişti. Köylü, tahta sabanı terketmiş, madenî saban kullanmaya başlamıştı.
Çağdaş Avrupalılar, o devir Türkiye’sinin zenginlik ve refâhını efsanevî bir şekilde tahayyül ediyorlardı. Anadolu Türk’ü, Sultan Alâeddin’i “Uluğ Keykubâd” diye anmıştır. Emsalsiz bir saadet devrinin hükümdarı olan Sultan Keykubâd, çeşitli meziyetleri ve büyük bir devleti idarede gösterdiği dehâ ile, Türkler’in hâfızasında ölümsüz kalmıştır.
(Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.71-74)