Mallarımızı Temizlemenin Yolu
Mallarımızı Temizlemenin Yolu. Zekat insanın kulluktaki sadâkatına delâlet eder. Onun için zekâta “sadaka” da denilir. Zekat farz olduğundan açıktan verilmekle riyâ (gösteriş) olmaz, hatta açıktan verildiğinde başkalarına da güzel misâl olunmuş olur.
Zekât insanın kulluktaki sadâkatına delâlet eder. Onun için zekâta “sadaka” da denilir. Zekâtın gizli değil açıktan verilmesi efdâldir. Zekât farz olduğundan açıktan verilmekle riyâ (gösteriş) olmaz, hatta açıktan verildiğinde başkalarına da güzel misâl olunmuş olur. Bir hadîs-i şerîfte: “Mallarınızı zekât vererek koruyunuz, hastalıklarınızı sadaka ile tedavi ediniz, belâ dalgalarını duâ ve niyaz ile karşılayınız.” buyurulduğuna göre, zekât sayesinde servet korunmuş olur.
Allâhü Te’âlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de 32 yerde zekâtı namazla beraber zikretmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, namazla zekât arasında çok sıkı bir bağ vardır. Zekât kesin bir farzdır, onun için zekâtı inkâr eden kâfir olur.
Peygamberler (a.s.e.)’e zekât farz değildir. Çünkü zekât malın kiridir ve kirlenen kimseler için manevî bir temizliktir. Peygamberler’de ise böyle bir şey olmaz.
Zekât ve sadaka verenlerin mal ve canlarında bir feyiz ve bereket, bir sıhhat ve afiyet yüz gösterir. Bunun çok üstünde olarak da zekât veren insanlar, Allâh (c.c.)’un rızasını kazanıp nice manevî mükâfatlara kavuşur, nice manevî tehlikelerden kurtulurlar. Zekât sayesinde insan cimrilikten kurtulur ve kendisinde yüksek duygular meydana gelir.
Zekât veren kimseler fakir ve muhtaçların sıkıntılarını giderdikleri için onların övgü, sevgi ve duâlarına kavuşurlar. Malının bir kısmını Allâh (c.c.) rızası için ayırıp fakir din kardeşlerine veren ve bunun karşılığında onlardan hiçbir şey istemeyen ve beklemeyen kimse etrafına faydalı olur.
Ebû Ümâme (r.a.)’in rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamberimiz (s.a.v.) Veda Haccı’nda şöyle buyurmuşlardır: “Allâh (c.c.)’dan ittika edin (emirlerine yapışıp yasaklarından kaçının), beş vakit namazınızı kılın, Ramazân orucunuzu tutun, mallarınızın zekâtını verin, verilen emirlere itaat edin, Râbbinizin cennetine girin.”
(Allame Eş-Şeyh Alaaddin Abidin, Üç Boyutuyla İslâm İlmihâli, 453-454.s.)