İmam-ı Azam’a göre maksat, namazın kıyam, rükû, sücut gibi her rüknünü bir sükûnet ile yerine getirmek, bu rükünleri yaparken her uzuv, mutmain olup ızdırapdan uzak bırakmaktır. Meselâ: Rükûdan kıyam’a kalkarken vücut, dimdik bir hale gelmeli, sükûnet bulmalı, en az bir defa «Sübhanellâhil azîm» diyecek kadar ayakta durup, ondan sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında da böyle bir tesbih miktarı durmalıdır.
Namazdan manevî bir zevk alan zatlar; namazda itidale riayet eder, acele etmekten sakınır. Acele etmeyi hürmete ve adaba aykırı görürler.
Hayatın en faydalı, en kıymetli saatları, ibadet ile geçen vakitlerdir. Beyhude yere veya fanî bir faide uğrunda saatlerini, günlerini sarf eden insanların namaz gibi yüce bir ibadetten, ebedî bir saadet vesilesinden, lâhuti bir huzur neşvesinden bir an evvel çıkıp kurtulmaya çalışmaları pek garip, pek acınacak bir haldir.