ZİKR-İ DAİMİYİ KORUMAK
Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye hususunda en önemli düsturlardan biri de Cenab-ı Hakk’ı daimî olarak zikretmektir. Bu hususta Cenâb-ı Hakk (c.c.):
«Ey îmân edenler! Allah’ı çok zikredin…» (Ahzâb, Cum’â ve Bakara sûrelerinde) tekrar tekrar çok zikir buyuruyor. Adette yok, vakit de. Her an emr-i celili; kişinin kemâline göredir. Kişinin kemâliyle zikri nasıl mümkünse murâd-ı subhânî de ondadır. Dünya hayatımızda hiç bir ânımızı, Cenâb-ı Mevlâmızın zikrinden gafil olarak geçirmemekliğimiz lâzımdır. Çünkü yarın yevm-i kıyamette, ehl-i Cennet, dünyada Allah’ı zikretmediği anları hased edecek ve; «Ne olurdu o anı gafletle geçirmeseydim» diyecek. Orada herkesin defteri kendisine verildiğinde, bütün insanlar, her lâhzada dünyada ne ile meşgul olduklarını görecek. Burada kullar teyp imal ediyorlar. İnsanın bütün konuşmalarını nasıl olduğu gibi alıyor. Hattâ, arada öksürüğünü bile kaydediyor. Hakiki kuvvet sahibi Cenab-ı Hakk’ın tutturduğu defter muhakkak ki daha mükemmel ve noksansızdır.
ESMÂ’ÜL-HÜSNÂ’DAN
El-Vâli: (Bu muazzam kainatı ve her an olup biten hâdisatı tek başına tedbir ve idare eden.)